tag:blogger.com,1999:blog-3077042094762129652024-03-05T10:05:47.059+03:00en çirkini güzellerin.encirkiniguzellerinhttp://www.blogger.com/profile/16935913098253389568noreply@blogger.comBlogger382125tag:blogger.com,1999:blog-307704209476212965.post-69640395798245097062016-02-03T23:07:00.003+02:002016-02-07T18:49:01.460+02:00hayat fena halde futbola benzer.*<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg2k696AUzjqIDsilNZnWe-dwbe49uf-ieg2KbQ20DZ1oKPc2LqaCsmeS0dUPYC2VZ3sJwhqgrvD3viSjgG-rP8UqgipEwaPy5z76oMc-JAid4P7O3QcgWUjP4M5yIZG5E2lrQs3rXGm8o/s1600/Screen+Shot+2016-02-03+at+23.02.29.png" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="200" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg2k696AUzjqIDsilNZnWe-dwbe49uf-ieg2KbQ20DZ1oKPc2LqaCsmeS0dUPYC2VZ3sJwhqgrvD3viSjgG-rP8UqgipEwaPy5z76oMc-JAid4P7O3QcgWUjP4M5yIZG5E2lrQs3rXGm8o/s400/Screen+Shot+2016-02-03+at+23.02.29.png" width="400" /></a></div>
<br />
<blockquote class="tr_bq">
<span class="s1"><span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;">“<i>Sonraları kadınlara nasıl aşık olduysam, futbola da öyle aşık oldum: Ansızın, açıklanamaz bir şekilde, üzerinde kafa yormadan, getireceği acı ve kafa karışıklığını bir nebze bile düşünmeden.</i>” -Nick Hornby, Futbol Ateşi</span></span></blockquote>
<div class="p2">
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;"><span class="s1"></span><br /></span></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;">*</span></span></div>
<div class="p2">
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;"><span class="s1"></span><br /></span></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;">Karl Marx, dine ‘halkların afyonu’ derken onun toplumsal birleştiriciğinin ve koşulsuz itaatinin tartışılmazlığını vurgulamaya çalışıyordu. Tıpkı en ateşli alternatifi olan futbola da diyebileceğimiz gibi. Ve İngilizler her zaman, hem dünyanın en eski futbol federasyonu olan 1893 kuruluşlu İngiliz Futbol Federasyonu (Football Association, FA) hem de en eski kulüplere ev sahipliği yapması dolayısıyla, kalplerinin derinlerinde futbolu en kadim mülkleri saydı. Ancak nasıl ki neoliberalizm dokunduğu her şeyi dönüştürdüyse ve futbol da sokakla hayat bulduysa; neoliberalizmin futbola temâsından ortaya sokaktan soyutlanmış bir futbol çıktı.</span></span></div>
<div class="p2">
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;"><span class="s1"></span><br /></span></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;">Birazdan okuyacaklarınız önceleri soyluların arasında kabul görmüş, daha sonraları halk tarafından da çok sevilmiş ve giderek toplumun tüm kesimlerine yayılmış olan futbolun kâr elde etme kaygısıyla taraftarlardan uzaklaştırılmasının hikayesidir.</span></span></div>
<div class="p2">
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;"><span class="s1"></span><br /></span></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;">Taraftarlık, hızlı kentleşmeyle altüst olup geleneksel ve modern arasında sıkışan bireye aidiyet duygusu kazandırır. Sınıf konumu veya etnik kimlik ile birleştiğinde ilkini öne çıkarır ve pekiştirir. Manchester United dokuma işçilerinin, Arsenal silah fabrikası işçilerinin, Notthingham Forest kömür işçilerinin, Liverpool liman işçilerinin mabedidir. Mabettir, çünkü kimliklerini ve aidiyetlerini burada yeniden ve yeniden üretirler; kendilerininki ve ötekilerinkini.</span></span></div>
<div class="p2">
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;"><span class="s1"></span><br /></span></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;">Psikolojide fanatizm bir düşünceye, bir kitaba, bir lidere, bir gruba katı şekilde bağımlı olma şeklinde tanımlanır. Konu futbol olduğunda ise iş farklı bir boyut kazanır; holiganlık. İlk kez İngiltere’de ortaya çıktığına dair yaygın kanının aksine holiganlar kendilerini ilk kez 1960’ların sonunda ada sınırında gösterirler. İşleri ve toplumsal güvenceleri olmayan, toplum içinde adam yerine konmayan, kendileriyle, aileleriyle kısacası içinde yaşadıkları toplumla sorunları olan işçi sınıfının alt katmanlarındaki ailelerin çocuklarıdır. Tepkilerini toplum normlarına karşı çıkarak; yakıp yıkarak, şiddet eylemleri gerçekleştirerek ifade ederler. Ve holiganlar, stadyum çevreleri dâhil olmak üzere büyük kalabalıkların arasına taraftar kimlikleriyle karışarak kendilerini gizlediler. Özcümle, holiganlar futbolu kullandılar. Barındırdığı şiddet ve saldırganlık gibi refleksleri normalleştiren ve kendi içinde erkekliği yeniden üreten holiganlık, tam da bu yönleriyle taraftarlıktan ayrılır. Takımlarla organik ya da inorganik bağlarla bağlı olan firmaları vardır; Arsenal FC-Gooners ve The Herd, Chelsea FC Headhunters, Liverpool FC-The Urchins, Manchester United FC-The Red Army, Millwall FC-Bushweckers, West Ham United FC- Inter City Farm.</span></span></div>
<div class="p2">
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;"><span class="s1"></span><br /></span></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;">Sokakla hayat bulan futbol, güç ilişkilerinden ve ideolojiden uzak kalamaz. Özellikle 1970’lerin ortalarında yükselen aşırı sağın ilgisini çeken “siyah piçler” tezahüratını komik bulan holigan grupları, ırkçı örgütlerin ve partilerin ideolojik etkisi altında olup olmadıklarına dair suçlamalarla karşılaşır. Bunun en iyi örneği için Londra’nın güneyindeki ırkçı ve rejim yanlısı uçların faaliyetlerinin odağı haline gelen 80’lerin Chelsea’sine bakmak gerekir. Yine de İngiltere’de faşist geleneğin olmaması ve siyahilerin de bu gruplar arasında yer alması gözden kaçırılmamalıdır.</span></span></div>
<div class="p2">
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;"><span class="s1"></span><br /></span></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;">Kaldı ki holiganların geç saatte karıştığı kavga gürültünün yanında stadyum çevresinden öğlenden itibaren parabolik olarak artan trafik, gürültü ve çöp devede kulak kalır. Mevzunun bu kadar büyütülmesinin sebebi, büyütülebilmesidir. Yani holiganlık, taraftarları stadyumlardan uzak tutmak adına araçsallaştırılır.</span></span></div>
<div class="p2">
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;"><span class="s1"></span><br /></span></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;">Takım tutmak ‘biz’ duygusu yaratıyorsa o takımın maçına gitmek de ’biz’e olan bağlılığı göstermek açısından neredeyse zaruridir. İlişkiler burada adeta teatrelleşir. İster taraftar deyin, ister holigan, takımını destekleyen herkes maçın oynanacağı gün bayrakları, atkıları, şapkaları ve formaları ile stadyumdadır. Arsenal’in Emirates Stadyum’u, Chelsea’nin Stamford Bridge’si, Liverpool’un Anfield’i ve Manchester United’in Old Trafford’u kutsal yerlerdir. Karşı takım taraftarlarına burada iyi gözle bakılmaz; burada başka bir yerde bulunduklarını, öyle istedikleri gibi hareket edemeyeceklerini ifade etmenin birden çok yolu vardır. 80’lerden sonra ortaya atılan güvenlik sorunu algısı sebebiyle stadyumlar taraftarların kutsal yeri olmaktan çıkarılır ve bir gözetim, denetim ve cezalandırma mekanına dönüşmeye başlar. Demir Leydi döneminde çekilen dikenli teller ile kümese dönen stadyumlar ve güvenlik önlemleri ile bir araya tıkıştırılan ve polis şiddetine maruz bırakılan seyirciler arasına ciddi bir mesafe konur. Holiganlar ve dolayısıyla taraftarlar stadyumların dışında tutulur. Taraftarlık ayrıştırılır; bir alt kültür olarak ötekileştirilir. Neoliberalizm bu noktada dişlerini gösterir ve futbolu sokaktan ayırarak piyasanın ellerine teslim eder. Tabi taraftarları da televizyonun ve yazılı basının.</span></span></div>
<div class="p2">
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;"><span class="s1"></span><br /></span></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;">Son 25 yılda serbest piyasa ekonomisinin ve uluslararası rekabetin ulusal kalkınma politikalarının yerini almasıyla dünya giderek tek bir pazar haline getirilir; kapitalizm dönüşür ve küreselleşir. Üretim anlayışındaki değişim, toplumsal ve kültürel alanlarda da kendini göstermeye başlar. Bireysel kimliklerin ve farklılıkların ön plana çıkartıldığı bu süreçte, tüketim ve tüketimi sağlayacak olan düzenekler büyük önem kazanır ve hayatın her alanından kâr elde etmenin yolları açılır.</span></span></div>
<div class="p2">
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;"><span class="s1"></span><br /></span></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;">Peki futbola ne olur? Tüm dünyada yaşanan bu neoliberal dalga futbolu da etkiler; futbol hızla metalaşır. 80’lerde beliren ve özellikle 1995 tarihli tarihi Bosman Kararı ile futboldaki endüstrileşme ivme kazanır; sektörün liberalleşmesi ve özel televizyon kanallarının artışıyla birlikte futbol kulüpleri mali değeri yüksek kağıtlara dönüşür; sponsor ve reklam gelirleri temel gelir kaynağı haline gelir ve ürün satışları belirleyici bir gelir kalemini oluşturur. Futbol, bir pazara dönüşür. Bu dönüşümde futbol kulüpleri ve dernekleri kadar profesyonel futbolcuların, spor malzemesi üreticilerinin, spor medyasının, reklamcıların, sponsorların ve hükümetlerin parmağı vardır.</span></span></div>
<div class="p2">
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;"><span class="s1"></span><br /></span></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;">Futbol tüketilebilir bir olgu haline geldikçe futbol kulüpleri de bu yeni yapı içinde varlıklarını sürdürmek için yeniden yapılanır; sponsorluk ve maç hakları anlaşmaları yapar, borsaya açılır, forma reklamları alır. Bir nevi kapitalizmin çarklarına dahil olur. Amaçta sapma kaçınılmazdır; spor etiğini ve ahlakını savunmak yerini yatırımlarını verimli kılıp kârlarını artırmaya bırakır. Hızla ve hoyratça piyasa ile bütünleşen ilk takım Londra kulüplerinden Tottenham olur; hisselerini borsaya açar. Bu dalga 1990’larda tüm Avrupa’ya yayılır ve kulüpler tamamen mali ağırlıklı bir mantığa yönelir. Kulüpler artık taraftarlarına değil sermayedarlarına karşı sorumludur. Chelsea’nin 2003’te 140 milyon pound karşılığında Rus iş adamı Roman Abramovich’e satılması, en büyük ele geçirme olarak İngiliz futbol tarihi kayıtlarına geçer.</span></span></div>
<div class="p2">
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;"><span class="s1"></span><br /></span></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;">Oyun oynama karşısında para kazanma düşüncesinin çekiciliği, amatörlüğü profesyonelleşme ve tabii ki ticarileşme ile yer değiştirmek zorunda bırakır. Daha çok maharet, daha çok seyirci ve dolayısıyla daha çok para demektir. Futbolcular sadece kendi ülkelerinde dünya çapındaki yıldızlara dönüşür. Markalaştıkça kimliklerinden ahlaki değerlerini yitirdikçe toplumdan uzaklaşır. İngiltere Milli Takımı eski oyuncularından David Beckham Adidas, Pepsi, Armani, Motorola, Gilette ve Vodafone gibi firmaların reklam yüzü ve çizgi romanlara hayat veren bir karakter olurken UNICEF ve Malaria No More UK gibi yardım derneklerinde aktif katılımcılık sergiler. Milli Takım’da forma giymiş bir diğer oyuncu Rio Ferdinand ise sinema filmi oyunculuğu ve müzisyenliğin yanı sıra alkollü araç kullanma, eşcinsellere hakaret etme ve porno kaset gibi alanlarda adını duyurur.</span></span></div>
<div class="p2">
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;"><span class="s1"></span><br /></span></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;">Futbol endüstrileştikçe toplumla dolayısıyla taraftarı ile arasındaki bağı kurutur. Holiganların uyguladığı şiddetin basın tarafından tüm taraftarlara atfedilerek güvenlik tehdidi olarak lanse edilmesi kızarmış ekmeğe yağ sürer. Basın aracılığıyla kulüplerinden koparılan taraftarlar yine basına mahkum edilir; futbol artık televizyondan izlenir, gazeteden okunur. İngiliz Federasyon Kupası’nın 1938’de ilk kez BBC tarafından yayınlanmasının üzerinden geçen süre zarfında masumiyetini kaybeden futbol-medya ilişkisi 1992’de BSkyB kanalının ITV’nin lig maçlarının yayın hakları için 30-40 milyon poundluk teklifine karşılık 300 milyon poundun üzerinde bir teklif sunmasıyla topyekun bir değişikliğe uğrar. Yayın haklarını satın alarak hissedarlar arasına adını yazdıran şirketler, kulüplerin medya ilişkilerindeki tek aracı konumuna gelir. Futbol toplumdan iyice koparılarak sermaye akışının sürekliliğine bağlı ve bağımlı kılınır.</span></span></div>
<div class="p2">
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;"><span class="s1"></span><br /></span></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;">İngiltere, taraftarlarının coşkusu ve ateşli koplarının muhteşem şarkılarıyla tanınan bir ülke olsa da gelenek yerini seyirci işletmeciliğine bırakır. En şanlı İngiliz kulübü Manchaster United, ateşli taraftarlarını stadın bir köşesine yerleştirip o alanla sınırlamayı tasarlar. Bunun resmi gerekçesi seslerini daha iyi duyurmalarını sağlamaksa da asıl neden bugünün eskiye göre daha az halk ağırlıklı ve daha burjuva nitelikli seyircisinin, ‘yaygaracı’ların bağırtı ve şarkılarındansa daha sessiz bir ortamı yeğlemesidir. Futbol artık seyircisini tezahürat edip çırpınan proleterlerden değil stadyum localarına kurulan VIP’lerden seçer; yıllık olarak kiralanan ve kulüpler açısından önemli bir gelir kaynağı haline gelen locaların hostesleri, kanepe ve gastronomik yemek servisleri, şampanya ve televizyon ekranlarıyla birlikte kiralanması futbolun yeni yatırımcılarının istediğinin taraftar kimliğine sahip bireyler değil ileri gelen hisse sahibi, akıllı uslu, iyi yetiştirilmiş müşteriler olduğunu apaçık gösterir.</span></span></div>
<div class="p2">
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;"><span class="s1"></span><br /></span></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;">1990’ların başında 10 pound vererek bir futbol maçına gitmek ve bir koltukta oturmak ya da basamaklarda ayakta durmak, bir bira ya da kek alıp sonra eve cebinizde biraz bozuklukla dönmek mümkünken bir bölümünün astronomik fiyatlarla kiralanan localara ayrıldığı stadyumların kalan bölümlerindeki bilet ve kombine fiyatlarının ise oldukça yüksek tutulması taraftar tipolojisinin giderek burjuvalaştırılmaya çalışıldığına işaret eder. Bu açıdan bakıldığında futbol, eğlence sektörünün sermayedarları tarafından keşfedilmekle kalmaz, en kârlı yatırım araçlarından birine dönüştürülerek ruhu paramparça edilir; kitlesinden uzaklaştırılmak adına toplumdan koparılır, toplumsal normlara karşı çıktıkları için suçlulaştırılan ‘holiganlar’ ve taraftarlar neoliberalizmin yeniden ürettiği toplumsal normlar tarafından sahalardan dışlanır.</span></span></div>
<div class="p2">
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;"><span class="s1"></span><br /></span></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;">Sözün özü, neoliberalizmin tahrip edici politikalarınca dönüşen futbol, küreselleşme adı verilen olgunun doğal bir laboratuarı haline haline gelir. Dünyaya egemen olmaya çalışan bu yeni mali kapitalizmin en gaddar ve en karikatürleşmiş bazı yönleri bu alanda da karşımıza çıkar. Nasıl ki futbol, hayata dair pratiklerin sahalara ve taraftar profillerine yansıdığı bir alansa, konu neoliberalizm olduğunda bu süreçte gerçekleştirilen politikalardan nasibini alan hayat ve futbol fena halde birbirine benzemeye başlar.</span></span></div>
<div class="p2">
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;"><span class="s1"></span><br /></span></div>
<br />
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;">Hikayenin sonu.</span></span></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;"><br /></span></span></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;"><br /></span></span></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: x-small;">* bu yazı 03.02.2016'da <a href="http://www.socratesdergi.com/2016/02/03/hayat-fena-halde-futbola-benzer/" target="_blank"><span style="color: #990000;">socratesdergi.com</span></a>'da yayınlanmıştır.</span></span></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;"><br /></span></span></div>
encirkiniguzellerinhttp://www.blogger.com/profile/16935913098253389568noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-307704209476212965.post-29977199407052883932016-01-03T23:45:00.005+02:002016-01-03T23:50:17.960+02:00gönderenden alana hikayeler: postcards & beyond.*<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj_17lr-HIaJOoWFaq4E0mG7L26YGq_UwEa0c7n_2lQ0HaLZCa5_bDKgmILvrQYZBrgSop8gi9KpYQ7OEycopLVKq1LPgc1uzotM8SAC7_Zs-iAOsQSVptLU8-IwLxzxDhIyZLEIKyojRc/s1600/postcardsbeyond01.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj_17lr-HIaJOoWFaq4E0mG7L26YGq_UwEa0c7n_2lQ0HaLZCa5_bDKgmILvrQYZBrgSop8gi9KpYQ7OEycopLVKq1LPgc1uzotM8SAC7_Zs-iAOsQSVptLU8-IwLxzxDhIyZLEIKyojRc/s400/postcardsbeyond01.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span></span></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">kulağa çalındığında sanki asırlar öncesinden bir yolculuğa çıkılmış hissi veriyor kartpostal; geniş düzlüklerden, göl kenarlarından, bulutlara saklanan dağların arasından geçilerek yapılan tren yolculuğunun totemi gibi. ilk kez 1840’ta fulham, londra’dan yazar theodore hook’a gönderildiğinden beri kartpostal postanelerle posta kutularına, kelimelerle romanlara, melodilerle şarkılara, boyalardan resimlere taşındı; ellerden çekmecelere, hafızalardan duvarlara, hatıralardan sohbetlere, sözlerden zamana saklandı. bir insandan diğerine, mekanlar ve zamanlar arasında hikayeler taşıdı. hayali kurulan, yaşanan, unutulması istenmeyen -unutmak berbat bir şey-; resme-çizgiye-fotoğrafa dökülmüş hikayeler. ne de olsa o resmin-çizginin-fotoğrafın da bir hikayesi vardı. b yüzüne ise kelimeler saçıldı; el kadar bir alanda ne anlatılabilirse işte, o kadar anlatılırdı. resim-çizgi-fotoğraf ve kelimeler seni bir yolculuğa çıkarırdı; gönderenden alana. gönderenin hikayesi ayrı, alanın hikayesi ayrıydı; kartpostalınki ise apayrı.</span></span></div>
<div class="p2">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><span class="s1"></span><br /></span></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">şimdi size bir kartpostal hikayesi anlatacağım…</span></span></div>
<div class="p2">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><span class="s1"></span><br /></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEizhfBW5Nlp6xGUY4lEP9NBb4JwMfJHXVxXWXfHlkYhra6BuPZshbmbWRJe_BL0W4imGAPWGX5q2WfmIafpzs7gFI6xXLAtNC44PvkMJCLt8idpUePHKcnY3qMi8SQ7hXGj9nihpJLyRUo/s1600/postcardsbeyond02.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEizhfBW5Nlp6xGUY4lEP9NBb4JwMfJHXVxXWXfHlkYhra6BuPZshbmbWRJe_BL0W4imGAPWGX5q2WfmIafpzs7gFI6xXLAtNC44PvkMJCLt8idpUePHKcnY3qMi8SQ7hXGj9nihpJLyRUo/s320/postcardsbeyond02.jpg" width="320" /></a></div>
<div class="p1">
<br /></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><b>gizem kuzu</b>. dokuz eylül üniversitesi güzel sanatlar fakültesi heykel bölümü öğrencisi. on dokuz yaşındayken istanbul’dan izmir’e gelmiş. o zamanlar bu ayrılığın çok erken olduğunu düşünse de şehrin yorucu, kirli ve yaşayanı kaybolmaya mahkum eden tavrına karşı -bu şehir kimseyi mutlu etmiyor- izmir’in kültürel üretim alanındaki girişimleri onu şehirle birlikte olgunlaşmaya itmiş. iki bin on dört senesinin temmuz ayında ‘postcard from turkey to world’ adıyla bir projeye başlamış ancak instagram ismi ile tanınmaya başlayınca bu ismi tamamen kaldırmış ve ortaya <b><a href="http://www.instagram.com/postcardsbeyond/" target="_blank"><span style="color: #990000;">postcards & beyond</span></a></b> çıkmış.</span></span></div>
<div class="p2">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><span class="s1"></span><br /></span></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">amacı her ülkenin her bölgesinden en az bir kişiye türkiye’den bir kartpostal ulaştırmak, aynı zamanda onlardan da bir tane almak. başladığı ilk günden beri aldığı ve yolladığı her kartpostalı gönderenin ve alıcısının ismiyle birlikte şehir ve ülke belirterek fotoğraflayıp paylaşıyor. büyük bir arşiv. zira şimdiye kadar elliden fazla ülkeye, iki yüz elliden fazla kişiye ulaşmış; malezya, avustralya, amerika, tayvan, izlanda, fiji, portekiz… dünya kürenizi döndürün, gözünüzü kapayın ve parmağınızı bir yere koyun. hah, işte tam orası. kartpostal yollayacağı kişilere instagram üzerinden tek tek mesaj yoluyla ulaşıyor; bazıları mesajları bile görmüyor. postada kaybolan kartpostalları tekrar yazıp gönderiyor, ki bu sık sık oluyor. burada önemli olanın irtibatı koparmamak olduğunu söylüyor gizem. bu ciddi bir zaman demek.</span></span></div>
<div class="p2">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><span class="s1"></span><br /></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjrcCQYzWbeWvEEbu08PvGtY9vCngaA3xWU1gLGRVyk7CdrtRbKJkbwnA7vZnFSpVHBwKIX5eYb4kpnc0zbo5iXjgIk8H5kerwzjJcmn4KjDYiE7XClu796SQzJsr6BkqqlRx0LnNX7n30/s1600/postcardsbeyond03.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjrcCQYzWbeWvEEbu08PvGtY9vCngaA3xWU1gLGRVyk7CdrtRbKJkbwnA7vZnFSpVHBwKIX5eYb4kpnc0zbo5iXjgIk8H5kerwzjJcmn4KjDYiE7XClu796SQzJsr6BkqqlRx0LnNX7n30/s400/postcardsbeyond03.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="p1">
<br /></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">projenin kahramanı kartpostalları gizem bizzat tasarlıyor. proje kapsamında göndereceği kartpostalları seçerken her geçen gün zorlanması ve beğenisine uygun bir parça bulamaması onu kendi kartlarını tasarlamaya itmiş. her türlü görsel ve işitsel veriden beslendiği ‘dalgalı’ üretim sürecinde bilinmeyenlerden, rüyalardan, sinemadan, edebiyattan ve müzikten besleniyor. çoğunlukla suluboya ve keçeli kalem kullanıyor. dünyaya göndermek için tasarladığı kartpostallar ilgi görmeye ve talep edilmeye başladığında ise projeye satış ayağı da eklemiş. bu sayede insanların yıllar sonra yeniden kartpostal göndermesine de aracı olmuş.</span></span></div>
<div class="p2">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><span class="s1"></span><br /></span></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">gizem en çok yerel kültürü yansıtan fotoğrafların olduğu kartpostalları seviyor; şehir silüetlerindense içinde antropolojik, sosyolojik veya arkeolojik ögeler barındıranları görünce heyecanlanıyor. aldığında ilk önce ön yüzüne bakıp nereden geldiğini tahmin etmeye çalışıyor. hikayeyle oyun oynamayı seviyor…</span></span></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span></span></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">*</span></span></div>
<br />
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">gizem’in ve postcards & beyond’un hikayesi burada bitmiyor. kartpostal gönderenden alıcıya hikayeler taşıdıkça anlatılmaya devam edilecek bir hikaye bu. çünkü her insan nefes aldıkça bir hikaye yazıyor ve her kartpostal kendi hikayesini taşıyor.</span></span></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span></span></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span></span></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: x-small;">*bu yazı 31.12.2015 tarihinde <a href="http://www.trendus.com/blog/zeynep-ozar/yorumlar/4155/gonderenden-alana-hikayeler-postcards-&-beyond.html" target="_blank"><span style="color: #990000;">trendus.com</span></a> adresinde yayınlanmıştır.</span></span></div>
encirkiniguzellerinhttp://www.blogger.com/profile/16935913098253389568noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-307704209476212965.post-30933138097166996842016-01-03T23:29:00.002+02:002016-01-03T23:29:42.638+02:00<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiPFlvMXz0gmuaehGeCrJzwHgwMdjQpHknqCH7wmldu3ouNwOHAc589hXGbhWRhnR8zUpABhNTaLpCeCkftAi8fxGIQP3aFcjWSQGqM2L2oC5hgXYV_xlPYm0-PW_CQMrND2FH23kTeov8/s1600/tumblr_mgy8j3QVku1qdu9b3o1_540.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="266" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiPFlvMXz0gmuaehGeCrJzwHgwMdjQpHknqCH7wmldu3ouNwOHAc589hXGbhWRhnR8zUpABhNTaLpCeCkftAi8fxGIQP3aFcjWSQGqM2L2oC5hgXYV_xlPYm0-PW_CQMrND2FH23kTeov8/s400/tumblr_mgy8j3QVku1qdu9b3o1_540.jpg" width="400" /></a></div>
<span style="background-color: white; color: #222222;"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span></span>
<span style="background-color: white; color: #222222;"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">taş bir binanın avlusundayım. zemini nemli gibi, ama su yok. tepeden bakıldığında taşların kıvrımları ve nem orada su dalgalanıyormuş hissi veriyor. fotoğrafını çekiyorum. bir çocuk geliyor ara bir geçitten. bana bir kitap veriyor. eski bir kitap. sayfaların üzerine çocuk yazısı ile notlar alınmış. içeriğini hatırlamıyorum ama ilgimi çekiyor. sonra o oğlan çocuğunu başka bir yerde görüyorum. annesinin kucağından yanıma geliyor. bir kutudan çikolata yiyoruz onunla, karamellisini seviyor; hatırlıyorum.</span></span><br />
<span style="background-color: white; color: #222222;"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span></span>
<span style="background-color: white; color: #222222;"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span></span>
<span style="background-color: white; color: #222222;"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: x-small;">23.12.2015</span></span>encirkiniguzellerinhttp://www.blogger.com/profile/16935913098253389568noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-307704209476212965.post-42529966408067436272015-12-01T14:25:00.003+02:002015-12-01T14:26:45.786+02:00<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhaMinndEe16-GCEK6GCOFcJj6D0jHIjJMMfFxdrLImNr35dyhMP_vMCAYig7NZ98eERj9Um-GA7apq58KUkBKpS_j25cIuh50LTjfoY5FwTzTtb5Qk7HlN5-pMZ2W8p9kfLJxq-95y4rQ/s1600/DSC04169.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="266" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhaMinndEe16-GCEK6GCOFcJj6D0jHIjJMMfFxdrLImNr35dyhMP_vMCAYig7NZ98eERj9Um-GA7apq58KUkBKpS_j25cIuh50LTjfoY5FwTzTtb5Qk7HlN5-pMZ2W8p9kfLJxq-95y4rQ/s400/DSC04169.jpg" width="400" /></a></div>
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;">sevgiliyle bir evdeyiz, odaları geziyoruz; taş ve boş. birileri daha var bizimle birlikte, sanki evin sahipleri gibi. ama değiller de, belli. "siz yaşayın burada," diyor biri. "sizin bu ev." tavanı yüksek, bir duvarı mavi.</span><br />
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: x-small;">20.11.2015</span>encirkiniguzellerinhttp://www.blogger.com/profile/16935913098253389568noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-307704209476212965.post-8456121819754550482015-10-26T20:30:00.000+03:002015-10-26T20:30:20.694+03:00kumaşlar ve talaşlar.<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgIIW3QQ_MPNf8z-hkvW7lyT-04qcVWl363LUfpSQ_C3P0q5ZjW-wWJxx_svywERTiTXdkhm4y8JgqKVjMN2-5QrBJr4KPrg41inY2bxsi71p39eRK7nbFHXSNNtdiGGx-faxPDHJEqR8E/s1600/02AA807F1FBFD179B727683E366F4CF6.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="346" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgIIW3QQ_MPNf8z-hkvW7lyT-04qcVWl363LUfpSQ_C3P0q5ZjW-wWJxx_svywERTiTXdkhm4y8JgqKVjMN2-5QrBJr4KPrg41inY2bxsi71p39eRK7nbFHXSNNtdiGGx-faxPDHJEqR8E/s400/02AA807F1FBFD179B727683E366F4CF6.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="MsoNormal" style="background-color: white; color: #222222;">
<span style="background-color: rgba(255, 255, 255, 0);"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="background-color: white; color: #222222;">
<span style="background-color: rgba(255, 255, 255, 0);"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">şubat ayını mart'a bağlayan bir akşamdı. hatırlıyorum. hava çok soğuktu. yine de dışarda oturuyorduk. içeri gir-paltonu çıkar-paltonu giy-dışarı çık döngüsüne girmektense hava soğuk olmasına rağmen dışarda oturduk. çünkü sigara içiyorduk. sigara içenler genç yaşta ölürdü. hatırlıyorum. genç yaşta birçok insan öldürüldü. sigaradaki sadece bandroldü.</span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="background-color: white; color: #222222;">
<span style="background-color: rgba(255, 255, 255, 0);"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="background-color: white; color: #222222;">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><span style="background-color: rgba(255, 255, 255, 0);">o akşamdan sonra hiç ayrı kaldık mı? düşünüyorum. iki elin parmaklarını geçmezdi topladıklarım. her şey çok yeniydi. ve son derece tanıdık. günlerce, aylarca ve senelerce ceplerimde biriktirdiğim taşları önüne dökmek gibiydi onunla tanışmak. sanki tanışık gibiydik de. birbirimize kendimizi hatırlattık sanki. sadece. günlerce, aylarca ve senelerce içimizde biriktirdiğimiz şeyleri anlattık birbirimize. </span>sözleri öylesine yumuşaktı ki, hiç sesimi çıkarmadan onların içine girip uzandım.<span style="background-color: rgba(255, 255, 255, 0);"> güzeldi. çok güzeldi. öyle ki hakkında tek bir cümle dahi yazamadım. tasvir edecek kelimelerim yoktu. yok, bulamadım. sadece, çok güzel, diyebildim.</span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="background-color: white; color: #222222;">
<span style="background-color: rgba(255, 255, 255, 0);"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="background-color: white; color: #222222;">
<span style="background-color: rgba(255, 255, 255, 0);"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">eskiden resim derslerinde öğretmenler sayfada beyaz alan bırakılmasından hoşlanmazdı. sahi, neden doldurulurdu ki tüm sayfa anlamsızca? yani bir yerden sonra anlamını yitirmiyor muydu renkler? neden her milimini doldurmak zorundaydık ki o kağıdın? boşluklar kalsa da anlamlıydı. hatta o boşluklarla anlamlıydı zaten tüm resim. bir sürü renkle ve yeteri kadar bir yerde de ifade edilebilirdi zihindekiler. işte öyleydi evi. kağıda incelikle ve umursamazca sıçratılmış renkler gibi. </span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="background-color: white; color: #222222;">
<span style="background-color: rgba(255, 255, 255, 0);"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="background-color: white; color: #222222;">
<span style="background-color: rgba(255, 255, 255, 0);"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">kedisi vardı bir de. dot. kısa boylu, yoğun ve mat gri tüylü erkek kedi. sesi kendinden büyük olan pembe kedi. düşünsene, kedisi vardı bir kere. sevgisini paylaşan bir adamdı belli ki. hani şu sokakta yürürken durup yanından geçen köpeği seven insanlar gibi. kedilerle konuşan. onların da bir hayatı olduğunu bilen, buna saygı gösteren. düşünsene, hayatımda başka hayatlara saygı duyan bir adam vardı. </span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="background-color: white; color: #222222;">
<span style="background-color: rgba(255, 255, 255, 0);"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="background-color: white; color: #222222;">
<span style="background-color: rgba(255, 255, 255, 0);"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">etrafımda duvarlar örülü olduğunu söylerlerdi hep. her zaman bir mesafe ile karşılardım gelenleri. karşılarında soğuk, karşılarında duygusuz ve karşılarında gerçekçi olarak durduğum insanlar oldu. bir de bunları kabul edip o duvarları geçen, o duvarları boyayan ve o duvarları aşan insanlar. sevebiliyordum belli ki. herkesi değil belki. sonra bir sabah, etrafında yeşilin her tonunun yükseldiği masmavi bir göl kenarında kurulmuş bir çadırda uyandım. öyle hissettim yani. kahve içip, bir sigara yapıp yürüyüşe çıktık. otların arasına saklanmış taşlara ayağı takıldı ara sıra. güldüm. onunlayken çok ve içten güldüm. duvardan dökülen taşlardı takıldıkları belli ki. takıldıkça güldük, geçti. ne de olsa hiçbir şey kusursuz değildi ve öyle olması da gerekmezdi. olduğumuz gibi sevdik birbirimizi.</span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="background-color: white; color: #222222;">
<span style="background-color: rgba(255, 255, 255, 0);"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="background-color: white; color: #222222;">
<span style="background-color: rgba(255, 255, 255, 0);"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">hayat kıymetliydi. kıymet verdik birbirimize ve hayat verdik elimizden geldiğince. saksılarca çiçek taşıdık terasa. bir yapı marketin havalandırmasına teslim edilmiş veya ramazandolayısıylakapalı bir kebapçının kaldırımına terk edilmiş çiçekler taşıdık kucağımızdan terasa. biz ne kadar yer kaplıyorsak onlar için de yer vardı orada. yaprakların yeniden canlanmasını ve çiçeklerin defalarca filizlenmesini izledik. böceklenseler de ilaç kullanamazdık. kediler vardı. tek tek temizledik yaprakları böceklerden. hayat kıymetliydi, bunu es geçemezdik.</span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="background-color: white; color: #222222;">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="background-color: white; color: #222222;">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">biz ne kadar değer versek ve saygı göstersek de yine de hep bir yerimiz yaralı dönüyorduk eve. en çok da ruhumuz ve kalbimiz. ev, sığınaktı. tüm ölümlerden, yalanlardan, çirkinliklerden uzak bir evde değerlerimizi ve özsaygımızı saklıyorduk. çünkü öyle bir ülkeydi ki yaşadığımız gözümüzü her kırpışımız çığlık, adımımızı her atışımız bataklıktı. ve öyle bir işti ki çalıştığımız yazdığımız her metin yalan, yaptığımız her tasarım gerçek dışıydı. tüm bunların farkındaydık. farkındalık uykunun en hafif anıydı ve biz uyanmayı tercih ettik. hayat seçimlerden ibaretti ve biz göl kenarındaki o çadırda uyanmayı seçtik. gerçek bir şeydi aradığımız. bulduk.</span></div>
<div class="MsoNormal" style="background-color: white; color: #222222;">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="background-color: white; color: #222222;">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">ardı açıktı. sonrası aydınlık.<span style="background-color: rgba(255, 255, 255, 0);"> </span></span></div>
encirkiniguzellerinhttp://www.blogger.com/profile/16935913098253389568noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-307704209476212965.post-89827277476627300582015-08-06T11:56:00.005+03:002015-08-06T11:56:48.936+03:00kate in fantasyland.*<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjI5JULI4vzApdXwrlg6kCF7_wKklaAXhutx-VZ4rKgmSF2mGIrXcK4633amL6D9uv98c8fnSZcjynSPHA6bXW3Xzm3ILhwluKwds3Nm7QfL8WVAVQwH33WHi7EYAZoMc_IDasLkhPB_yw/s1600/FKing_kapak.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjI5JULI4vzApdXwrlg6kCF7_wKklaAXhutx-VZ4rKgmSF2mGIrXcK4633amL6D9uv98c8fnSZcjynSPHA6bXW3Xzm3ILhwluKwds3Nm7QfL8WVAVQwH33WHi7EYAZoMc_IDasLkhPB_yw/s400/FKing_kapak.jpg" width="300" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiT45jBsVACiXSwla28FSrWN693G35ncgn4TY_rifcr2JtJBmz6TRmbs3z3nWemI7EuJHaWj5x4D2Rg47114kIPHAbN0f5fZiZRvY-myeyOU-cB-lxejg5GNSB8ERm7455pQWqf9U17GvM/s1600/Fking_zeynepozar.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiT45jBsVACiXSwla28FSrWN693G35ncgn4TY_rifcr2JtJBmz6TRmbs3z3nWemI7EuJHaWj5x4D2Rg47114kIPHAbN0f5fZiZRvY-myeyOU-cB-lxejg5GNSB8ERm7455pQWqf9U17GvM/s320/Fking_zeynepozar.jpg" width="247" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: x-small;">*bu yazı <a href="https://instagram.com/fkingmag/" target="_blank"><span style="color: #990000;">F KING mag</span></a> <b>#fantasyissue</b>'da yayınlanmıştır.</span>encirkiniguzellerinhttp://www.blogger.com/profile/16935913098253389568noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-307704209476212965.post-5542621128907281402015-06-27T19:06:00.000+03:002015-07-07T11:45:42.805+03:00sırlarını kendine saklayan yer: sundance.*<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj8PBGUzP8e4NRT1PCECjtQebWMVgjRXtfrOehROzizNtrOWAclFpvyfILY_9cx60YM1nnXaIFIdH-OA_Adaymbl80BukBWAAKcZXu4bNlSgfeManZKznaXk8mybwmGAEquPSO6OvkorGM/s1600/sundance1.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="300" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj8PBGUzP8e4NRT1PCECjtQebWMVgjRXtfrOehROzizNtrOWAclFpvyfILY_9cx60YM1nnXaIFIdH-OA_Adaymbl80BukBWAAKcZXu4bNlSgfeManZKznaXk8mybwmGAEquPSO6OvkorGM/s400/sundance1.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span></span></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">evet, yaz bir türlü gelmedi. kapalı, açık, kapalı. hava bir türlü ısınmadı. rötar yapan uçak gibi; çıkacağını bildiğin ve fakat sürekli ertelenen bir yolculuk. hava parçalı bulutlu. şehir her zamankinden daha sıkıcı, daha bunaltıcı ve daha daraltıcı. kaçmanın bir yolu olmalı. güneşi yakalamanın, doğaya dokunmanın, yıldızlara uzanmanın en kestirme ve en ferahlatıcı yolu; iki kişilik uçak bileti.</span></span></div>
<div class="p2">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><span class="s1"></span><br /></span></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">güney, yazı ilk selamlayan yer; bunu biliyoruz. güneş ısıtsın istiyoruz, yine de gölgesi serin olsun. sakinlik istiyoruz. çıt çıkmasın. kalabalık olmasın. korna değil horoz sesine uyanalım. deniz çok tuzlu olmasın, diyoruz. biraz da serin olsun. belki biraz esinti. yaprakların sesi. gün batarken bile birkaç yıldız belirsin istiyoruz gökyüzünde. fayans olmasın. pimapen de. şehir hayatına dair olan her şeyden uzaklaşmak istiyoruz. öyle bir uzaklaşmak ki hatta, “geri dönmeyelim.”</span></span></div>
<div class="p2">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><span class="s1"></span><br /></span></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">akdeniz, ege’den çok farklı. ufukta görülen tek şey, sonsuz geçişlilikte bir mavilik. kesitsiz ve kesintisiz. nadir kaya parçaları ile bölünüyor derinlik. arkası dağlar. göğü yaran, bulutları parçalayan, çam ve söğüt kaplı. ege, yerdeniz ise akdeniz mushi-shi. büyüyle değil sırlarla örülü bir coğrafya. </span></span></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgM5pxYxVAfYUwz-iqdjoMtAfsrRMhcybapC3jLF6yWA7GLWIDtXpuyZrFzCwRMy8PiIA8HNVpyDTM-aevCAHucZDdnZiZYCD36d7Ri1vkxmPS1tufQhqmoh4Cecu8O4r6dtwUursMMiks/s1600/sundance2.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="300" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgM5pxYxVAfYUwz-iqdjoMtAfsrRMhcybapC3jLF6yWA7GLWIDtXpuyZrFzCwRMy8PiIA8HNVpyDTM-aevCAHucZDdnZiZYCD36d7Ri1vkxmPS1tufQhqmoh4Cecu8O4r6dtwUursMMiks/s400/sundance2.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="p2">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><span class="s1"></span><br /></span></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">antalya. biraz daha yaklaş; kemer. iki, bilemedin üç koy sonrası tekirova. gidilecek yer phaselis’in karşı kıyısı. <a href="http://www.sundancecamp.com/" target="_blank"><b>sundance camp</b></a>. yılın her ayı ve her günü açık olan, festivallere ve yoga workshop’larına da ev sahipliği yapan bir saklı köşe. ormanın içinde saklanan bir yer. 1987’den beri doğaya dokunmadan onu yaşanır hale getirmiş olmak önünde saygıyla eğilinecek bir tavır. takdir-e şayan bir tercih. teşekkürler.</span></span></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhjXDph4rmPsob6hESdfj9Q484I5NFZMflH58h4PaEqRihsLBvVuo0ELN1LO0D9My0RPmrgO2AyPLA9jYXO7Dssf4PhrmmYvS6DfOvifjMlH3vlGdTEJlullPG0OY4aQyU30Li925l6FpY/s1600/sundance3.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="91" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhjXDph4rmPsob6hESdfj9Q484I5NFZMflH58h4PaEqRihsLBvVuo0ELN1LO0D9My0RPmrgO2AyPLA9jYXO7Dssf4PhrmmYvS6DfOvifjMlH3vlGdTEJlullPG0OY4aQyU30Li925l6FpY/s400/sundance3.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="p2">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><span class="s1"></span><br /></span></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">bir sırt çantası kadar eşyamız var. yeteri kadar. havlu, mayo, güneş kremi, birkaç tişört, şort, parmakarası terlik ve kitap. yapılacaksa çok az şey. yeteri kadar. horoz sesi ve tavuk ‘çipçip’i ile uyanılan sabaha taze bir kahve ve kahvaltı; ormanın içinden, iki adım genişliğinde ezilmiş otların arasından yürünerek gidilen deniz kenarındaki salıncak; karışan dere ile sıcaklığı ve tuzu kırılan deniz; esintiye karışan rehaveti kıracak kadar peynirli gözleme ve bira veya balığın ve roka salatasının yanına rakı; mutfakta o gün hazırlanan zeytinyağlıların yanına akşam yemeği; kalan şarabı içmek için uzanılan hamak; cırcır böceklerinin sesiyle belirmeye başlayan yıldızlar; odadan alınan battaniyeyle sarılınıp uyunan bir gece. yine gündüz sonra yine gece. yine deniz sonra yine dağlar. yine güneş sonra yine yıldızlar.</span></span></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh9aJsmvcU8FnHM1u95ERL0H1bXxf6-3ADwpFBG11URnt5Ke_XX2wQ36_scDtobRkXluRGiya_4eD3REiZ2CVLNixW9f5HPjgLQPihN9cCKMNPRYvJSrDNZ8gjBjXtigwDes1CCu7Vvhfg/s1600/sundance4.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="295" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh9aJsmvcU8FnHM1u95ERL0H1bXxf6-3ADwpFBG11URnt5Ke_XX2wQ36_scDtobRkXluRGiya_4eD3REiZ2CVLNixW9f5HPjgLQPihN9cCKMNPRYvJSrDNZ8gjBjXtigwDes1CCu7Vvhfg/s400/sundance4.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="p2">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><span class="s1"></span><br /></span></div>
<br />
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">öyle bir yer ki; sanki bir kişi daha bilse büyüsü bozulacak ve fakat anlatılmazsa sonsuza kadar unutulacak bir masal gibi. </span></span></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span></span></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span></span></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: x-small;">*bu yazı 27.06.2015 tarihinde <a href="http://www.trendus.com/blog/zeynep-ozar/yorumlar/4114/sirlarini-kendine-saklayan-yer-sundance.html" target="_blank"><span style="color: #990000;">trendus.com</span></a>'da yayınlanmıştır.</span></span></div>
encirkiniguzellerinhttp://www.blogger.com/profile/16935913098253389568noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-307704209476212965.post-2416542048510861152015-06-10T23:51:00.001+03:002015-06-10T23:51:59.902+03:00distopyalar da güzeldir: everything everything.*<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjbCKAW57Kl5iQ0aGuTc90my8MJtl__g-t5Cv2lOe-_aFyERMZYeyIBYkCMWKcROMN4a8TlERoOJ59kLaRqsec0KNZkoShu3WCvp2MDSP10wTSQFuGg5MFbSAZFzl8LvKmx_OqHl0if_9M/s1600/everything_everything.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="397" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjbCKAW57Kl5iQ0aGuTc90my8MJtl__g-t5Cv2lOe-_aFyERMZYeyIBYkCMWKcROMN4a8TlERoOJ59kLaRqsec0KNZkoShu3WCvp2MDSP10wTSQFuGg5MFbSAZFzl8LvKmx_OqHl0if_9M/s400/everything_everything.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="p1">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span></div>
<div class="p1">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">bu sene 13-14 haziran’da life park’ta gerçekleştirilecek <a _fcksavedurl="http://oneloveistanbul.com/" href="http://oneloveistanbul.com/" target="_blank">one love festival</a>’in ilk gününde, 21:00’dan önce<em>stage</em>’de boy gösterecek olan <strong>everything everything</strong> adına gitarda-klavyede-geri vokalde <em>alex robertshaw</em> konuştu.</span></div>
<div class="p1">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span></div>
<div class="p1">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">*</span></div>
<div class="p1">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span></div>
<div class="p2">
<strong><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><span class="s2">everything everything</span><span class="s1"> nasıl doğdu? manchester’in bu doğuştaki etkisi/yansıması ne oldu?</span></span></strong></div>
<div class="p2">
<strong><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><span class="s1"><br /></span></span></strong></div>
<div class="p3">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">grup 2007`de manchaster`da kuruldu ve hala da buradayız. buradaki müzik ortamı her zaman güçlü olmuştur ve içinden cesur gruplar çıkarmıştır. bizim için de, yaşamak ve çalışmak için mükemmel bir yer.</span></div>
<div class="p3">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span></div>
<div class="p3">
<strong><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">insanların dijital anlamdaki aşırı yüklemelerinin dünyayı yok saymalarının ne gibi sonuçları olacağını düşünüyorsunuz? manchester’da bu anlamda işler nasıl gidiyor?</span></strong></div>
<div class="p3">
<strong><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span></strong></div>
<div class="p3">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">neredeyse bütün grupların internetten dinlendiği bir zamanda yaşıyoruz, bu aşırı gürültülü ve inanılmaz kafa karıştırıcı bir hal alabiliyor. demek istediğim, manchaster her zaman kuvvetli bir `kulaktan kulağa yayılan` bir müzik kitlesine sahip oldu ve biz bunun bir parçası olduğumuz için kendimizi şanslı hissediyoruz. bu yüzden, müzik yapmaya başladığımız ilk günden beri bu kargaşanın dışında kalmaya çalıştık.</span></div>
<div class="p3">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span></div>
<div class="p3">
<strong><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">çizdiğiniz karanlık geleceğe istanbul da dahil mi? </span></strong></div>
<div class="p3">
<strong><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span></strong></div>
<div class="p3">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">distopik bir gelecek öngörmüyoruz, sadece etrafımızdaki dünya hakında endişeliyiz. gelecek, muhtemelen, şimdikinden çok da farklı olmayacak.</span></div>
<div class="p3">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span></div>
<div class="p3">
<strong><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">şarkı sözlerinizi anlamlandırırken bazı katmanları aşmak gerekiyor -ki bu iyi bir şey. doğrudan anlatımdan kaçınmanızın sebebi ne?</span></strong></div>
<div class="p3">
<strong><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span></strong></div>
<div class="p3">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">bu, jonathan yazarken kendiliğinden olan bir şey. hiçbir zaman çok bariz konular hakkında çalıp söylemek bizim için de çok etkileyici olmadı.</span></div>
<div class="p3">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span></div>
<div class="p3">
<strong><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">daha önce istanbul’da bulunmuştunuz. şimdi sizi tekrar izleme şansı bulacağız. yolculuklarınızda yanınızdan ayırmadıklarınız neler?</span></strong></div>
<div class="p3">
<strong><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span></strong></div>
<div class="p3">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">güneş kremi, kulak tıkacı ve iyi bir kitap.</span></div>
<div class="p3">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span></div>
<div class="p3">
<strong><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">sahnedeyken ne giymekten hoşlanıyorsunuz?</span></strong></div>
<div class="p3">
<strong><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span></strong></div>
<div class="p3">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">sahne kıyafetlerimiz, çok da iyi bir arkadaşımız olan tasarımcı william green tarafından hazırlanıyor. bu performansımızda da aklınızı başınızdan almak için sabırsızlanıyoruz.</span></div>
<div class="p3">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span></div>
<div class="p3">
<strong><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">günlük hayatınızda ‘asla giymem’ dediğiniz şey nedir?</span></strong></div>
<div class="p3">
<strong><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span></strong></div>
<div class="p3">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">sahnede giydiklerimizi normal hayatta giymeyiz. eğer sokaktan o şekilde geçersek `perfume` filminin kapanış sahnesine benzer bir an yaşanabilir.</span></div>
<div class="p3">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span></div>
<div class="p3">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span></div>
<div class="p3">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span></div>
<div class="p3">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: x-small;">*bu yazı 10.06.2015 tarihinde <a href="http://www.trendus.com/blog/zeynep-ozar/yorumlar/4103/distopyalar-da-guzeldir-everything-everything.html" target="_blank"><span style="color: #990000;">trendus.com</span></a>'da yayınlanmıştır.</span></div>
encirkiniguzellerinhttp://www.blogger.com/profile/16935913098253389568noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-307704209476212965.post-66539066577224468022015-06-01T23:28:00.000+03:002015-06-01T23:28:06.428+03:00night passage.<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<iframe width="320" height="266" class="YOUTUBE-iframe-video" data-thumbnail-src="https://i.ytimg.com/vi/4qo0rBaM4ZY/0.jpg" src="https://www.youtube.com/embed/4qo0rBaM4ZY?feature=player_embedded" frameborder="0" allowfullscreen></iframe></div>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">yanımda uyurken sen, bulutları topluyorum başının üzerinden. ve gözlerini açtığında, kendimi görüyorum yeşilinde. </span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">denize yolculuk yapsak seninle. günün en karanlık saatinde yıldızlara baksak ve o an tüm kötülüklere karşı koyabileceğime inansam. kokuna sarılıp uyusam sonra.</span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span>
<div>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">yazın geldiğini böyle anlasam. kış geçti, ne oldu anlamadık. baharsa hala serin. oysa yaz öyle değil. saçındaki güneşin sarısı, yaz. ve sessiz nefes alıp verişin boynumda.</span></div>
<div>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span></div>
<div>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">ne büyük huzur. ne derin bir uyku. saklanması en güzel kuytu.</span></div>
<div>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span></div>
encirkiniguzellerinhttp://www.blogger.com/profile/16935913098253389568noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-307704209476212965.post-19344748054740974102015-05-21T19:42:00.001+03:002015-05-21T19:42:08.507+03:00alexander mcqueen: savage beauty ve londra’dan geriye kalanlar.*<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjTzDSzpGKf2EJ5w5wzsCp-QA1LlLdX1dY8ds24UrAw6KVfzuhuLa-RS_GSas76wut6I7V7LuRgkWESZoMyYD2b7-8HrjDsfyY7uTNMsraSxe68scwHDUhJGeGsdDNrKH07oVnBM8PcOYU/s1600/londra1.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="300" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjTzDSzpGKf2EJ5w5wzsCp-QA1LlLdX1dY8ds24UrAw6KVfzuhuLa-RS_GSas76wut6I7V7LuRgkWESZoMyYD2b7-8HrjDsfyY7uTNMsraSxe68scwHDUhJGeGsdDNrKH07oVnBM8PcOYU/s400/londra1.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span></span></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">uzun zamandır yola çıkmadım. neredeyse bir senedir uzun bir yolda bulmadım kendimi. uzun zamandır yazmıyorum da. harfleri parçalarına ayırıp renklere döküyorum ne zamandır. boya kalemlerine tercih ediyorum kelimeleri.</span></span></div>
<div class="p2">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><span class="s1"></span><br /></span></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">bu sefer tek başıma çıktım yola. londra’ya. çok kez seyahat ettim tek başıma, ancak bu seferki başka. öyle ki ne giderken ne de dönerken -uçakta bile- yanımda kimse yoktu. en azından fiziksel olarak. zihin zaten kalabalık. kalpte de oturan biri var artık.</span></span></div>
<div class="p2">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><span class="s1"></span><br /></span></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">istikamet londra. boya kalemlerimi de aldım yanıma, kelimelerimi de. görülmek istenen çok yer olsa da gidilmek istenen tek şey var; <b><i>alexander mcqueen: savage beauty</i></b> sergisi. onun sırası gelecek ancak önce söylemek istediğim birkaç şey var…</span></span></div>
<div class="p2">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><span class="s1"></span><br /></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhanRlp12OEugUabQ-sp1zcpf49kfU7czsQ391JS6XoRv31uKLVCYhfQ-BZrJGTZ368YQ619H2qnBUfDOp4cMvU9zk8gvUCSI7F0RfVrEeYFWnRSQ1-T3kbCf6jqxi2-HsY1LvE1xO_BSY/s1600/londra5.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="86" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhanRlp12OEugUabQ-sp1zcpf49kfU7czsQ391JS6XoRv31uKLVCYhfQ-BZrJGTZ368YQ619H2qnBUfDOp4cMvU9zk8gvUCSI7F0RfVrEeYFWnRSQ1-T3kbCf6jqxi2-HsY1LvE1xO_BSY/s400/londra5.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="p2">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">ilk konu nefes almak noktasında. evet, nefes almak. gerçek anlamıyla, oksijen alıp karbondioksit vermek; mecaz anlamıyla, rahatlamak. diyeceğim o ki, doğaya dokunmak. fiziksel ve ruhsal olarak doğadan beslenmek. sabah uyanıp odanın penceresini açtığında içeri dolan serinliğin arasından gelen yaprak hışırtılarıyla parka bakmak. gergin ve yorgun geçen bir günün ardından yiyeceğini-içeceğini alıp parka oturmak. akşam koşmak için parka çıkmak. hafta sonu arkadaşlarınla parkta buluşmak. hayatının bir parçasını parkta yaşamak. öz cümle, parkla yaşamak. toprağın havaya dokunmasına izin vermek. o temasta kendine bir yer bulmak; o yere oturup vakit geçirmek. evet, politik bir şeyden bahsediyorum. bir uçtan diğerine yürüme mesafesi beş dakika bile sürmeyen bir park için yitirilenlerden sonra, tamamı yürünerek kat edilmeye kalksa yolda yaşlanılabilecek bir parkta olmak insanın canını sıkıyor, inan bana.</span></span></div>
<div class="p2">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><span class="s1"></span><br /></span></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">paris ve amsterdam’dan sonra londra da çeşmesinden su içilen şehirler arasında. bu, konu ‘insan’ olduğunda nerede durulduğunu da gösteriyor. evet, yine politik bir şeyden bahsediyorum. son derece insani bir durumdan söz ediyorum. çeşmeden su içmek. nokta.</span></span></div>
<div class="p2">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><span class="s1"></span><br /></span></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">diğer mevzular da bununla paralel düzlemlerde seyrediyor bir noktada. konu ulaşım veya erişim olduğunda, basit matematik seviyesinde çözülebilecek bir ağ var. her yere ulaşılabiliyor ve her yerde ücretsiz internete girilebiliyor. basit. ve insani. bu yüzeyden bir değerlendirme gibi görülebilir; yine de su çok da derin değil.</span></span></div>
<div class="p2">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><span class="s1"></span><br /></span></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">insanlarsa soğuk ve donuk sıfatlarının altında aslında oldukça güleryüzlü, yardımsever, her an sohbet etmeye hazır ve ayak üstü sohbetin ardından hayatlarına devam eden bir tavırda. ejderhalar gibiler. kendilerine yakıştırılan tüm o olumsuz karakterleri biliyor ve fakat ilgilenmiyorlar. sadece yakınlarına gidince gerçekte nasıl oldukları görülebiliyor. umursamazlıkları uzakta olanları aksi için inandırmak konusunda. hayatlarına devam ediyorlar. </span></span></div>
<div class="p2">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><span class="s1"></span><br /></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjRU8awhewbml_HYjNaOMRsVNxaJ3EGsGhz63cVHuFtXlf1jf79cINCTQJpQT7St1DUJhX9wNg53zYDniePKq0QvNvQKXGn7XY9aLfl2IdwOes1qoc-BrODOJ2wJVdkNP3i0QJ0Ge4HxCk/s1600/londra3.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="175" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjRU8awhewbml_HYjNaOMRsVNxaJ3EGsGhz63cVHuFtXlf1jf79cINCTQJpQT7St1DUJhX9wNg53zYDniePKq0QvNvQKXGn7XY9aLfl2IdwOes1qoc-BrODOJ2wJVdkNP3i0QJ0Ge4HxCk/s400/londra3.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="p2">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">gelelim londralı ‘o’ insana; <b>alexander mcqueen</b>. lee. lee, diyorum; çünkü ona karşı olan bağlılığım adıyla süregelen markasının ötesinde. nedenini bilmiyorum. belki londra’dan. belki londra’nın karanlık tarafından. belki o tarafla kurduğu romantik bağdan. belki bu bağı ördüğü iplerin -ve hatta kendi saçlarının- sağlamlığından.</span></span></div>
<div class="p2">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><span class="s1"></span><br /></span></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">sergi <b>victoria&albert museum</b>’da. south kensington metro durağından bir alt geçitle de içine çıkılabiliyor. rodin heykelleri ile çevrelenmiş bir koridor boyunca yürüdükten sonra sıraya giriliyor. saati gelen grup içeri alınıyor. patlayan flaşlarla yarı aydınlanan bir odada başlıyor yolculuk. kısa hikayesini okurken, lee’nin arkadan ‘<i>this is london/this is where i came from</i>’ dediğini duyuyorsun. tüm karanlığı, tüm asaleti, tüm zarafeti, tüm seksiliği ve tüm isyankarlığı ile londra; kumaşlara dokunmuş, vücutlara oturtulmuş, yüzlere maskelenmiş; kesilmiş, biçilmiş, dikilmiş, parçalanmış.</span></span></div>
<div class="p2">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><span class="s1"></span><br /></span></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">lee’nin asıl ustalığı, terziliği. vücut formuna bakışı, bu bakışı tasarımlarına ve özellikle pantolonlara yansıtışı. öyle ki, bir kadının en seksi yeri kuyruk sokumudur, diyerek düşük beli yeniden okuyup yeniden yaratıyor. “21. yüzyıl tasarımcılığı benimle başladı,” diyecek kadar cesur. ve haklı da.</span></span></div>
<div class="p2">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><span class="s1"></span><br /></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhc7GSSUDagmIyA4ZKpNIpqf6g2nt9q9OlsSFdG04ahQUlvaPCLufkziR2xeHBtt6LAmy5pq_Ma-5RgB3lpWfO3B3790k-zUNTGfTHI4dN6ifxmNz623IMnIifaE-hx2o8cghRArGgn9GU/s1600/londra2.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="227" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhc7GSSUDagmIyA4ZKpNIpqf6g2nt9q9OlsSFdG04ahQUlvaPCLufkziR2xeHBtt6LAmy5pq_Ma-5RgB3lpWfO3B3790k-zUNTGfTHI4dN6ifxmNz623IMnIifaE-hx2o8cghRArGgn9GU/s400/londra2.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="p2">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">sergi sezonlara; sezonlar bölümlere; bölümler konseptlere; konseptler hikayelere; hikayeler dekora ve müziğe dönüşüp seni içine alıyor. göz açıp kapayana kadar kendini o tasarımın içinde, tam da o hikayenin kahramanı olarak buluyorsun. lee’nin zihnindeki odalarda geziyorsun. o dönemde nelerden etkilendiğini, aklını nelerin meşgul ettiğini, içinde biriken şeyleri nasıl dışa vurduğunu görüyorsun. tartanlara sarınıp, boncuklara dolanıp, tüylerle kaplanıp geçiyorsun bir odadan diğerine. zihnin en karanlık köşelerinden en aydınlık deliklerine. mümkün olduğunu hayal bile edemeyeceğin bir yolculuk. </span></span></div>
<div class="p2">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><span class="s1"></span><br /></span></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">karanlıkta başlayıp aydınlığını bir yıldız çarpışması anındaki ışık çakışında bulan; dağılan parçalarının yeniden ve bu kez sonsuza kadar karanlığa gömüldüğü bir adamın yalnız başına yaptığı yolculuk.</span></span></div>
<div class="p2">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><span class="s1"></span><br /></span></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">*</span></span></div>
<div class="p2">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><span class="s1"></span><br /></span></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">londra’da geçirdiğim dört günde çok yürüdüm. sokaklar, metrolar, köprüler geçtim. parkta güneşlendiğim günün akşamında yağmura yakalandım. insanlarla konuştum. şehri duymak için kulaklıkla müzik dinlemedim. ‘ingiliz’ denen her şeyin tadına baktım. binaların kiremitlerine, duvarların kabartmalarına dokundum. hepsi aklımda; old spatialfields’ta vintage matbaa harfleri satan adamla ettiğim sohbet, barda çalan şarkı, fins&trotters’ın fish&chips’i, national history museum’un kiremitlerindeki kertenkele kabartmaları… </span></span></div>
<div class="p2">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><span class="s1"></span><br /></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhodykIGucIAym6SRYQXJ838-jf7FU2sXiUTtnPChWlr8Lf1GtLdn53x_y0JKFjqS4d-R7cX3wuwdqQZhRwXV3TM6eXiXZcLDaxVB_fU66M8TsYjNXr8tkWm0UzsqzJ5A3mcvEp8aUtn1M/s1600/londra4.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhodykIGucIAym6SRYQXJ838-jf7FU2sXiUTtnPChWlr8Lf1GtLdn53x_y0JKFjqS4d-R7cX3wuwdqQZhRwXV3TM6eXiXZcLDaxVB_fU66M8TsYjNXr8tkWm0UzsqzJ5A3mcvEp8aUtn1M/s400/londra4.jpg" width="300" /></a></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span></span></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">unutmamak için anlatmak, sindirmek için zaman gerekiyor.</span></span></div>
<div class="p2">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><span class="s1"></span><br /></span></div>
<br />
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">ve asıl yolculuk eve dönerken başlıyor.</span></span></div>
<div class="p1">
<br /></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span></span></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: x-small;">*bu yazı 20.05.2015 tarihinde <a href="http://trendus.com/blog/zeynep-ozar/yorumlar/4098/alexander-mcqueen-savage-beauty-ve-londradan-geriye-kalanlar.html" target="_blank"><span style="color: #990000;">trendus.com</span></a>'da yayınlanmıştır.</span></span></div>
encirkiniguzellerinhttp://www.blogger.com/profile/16935913098253389568noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-307704209476212965.post-25252985779739433572015-02-22T21:03:00.002+02:002015-02-22T21:03:37.765+02:00mind|things.<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjQLxexe2YiRSqMuiPlpnBHqGRsN2BpAwkQSgP9Ui2o_UbDQvWkuY3gC818VDA67Q1jdiYydiO_VCgSmCzdME6S3z75cWcFX6bjOwo4-1cry_zZfMUVtgDZe81kmgKgmEE3-IzSv3dNc18/s1600/tumblr_mkhppg4b3T1qe6dqxo1_1280.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjQLxexe2YiRSqMuiPlpnBHqGRsN2BpAwkQSgP9Ui2o_UbDQvWkuY3gC818VDA67Q1jdiYydiO_VCgSmCzdME6S3z75cWcFX6bjOwo4-1cry_zZfMUVtgDZe81kmgKgmEE3-IzSv3dNc18/s1600/tumblr_mkhppg4b3T1qe6dqxo1_1280.jpg" height="266" width="400" /></a></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span></span></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">geceler ve gündüzler birbirini kovalıyor. zaman geçiyor. bir bakıyorsun, alarm çalıyor. yetişecek bir yerin yok. var mı? beklediğin, özlediğin, biriktirdiğin biri var mı içinde? içeriden sesler geliyor. birileri uyanmış içinde. akşamdan kalan defterleri karıştırıyor. bir sayfa açıp bırakıyor önüne. sen kahveni hazırlarken hafızan tazeleniyor. geçmiş peşini bırakmıyor. her gün eski-yeni bir yükle devroluyor. sonrası için kaçmaktan başka çare kalmıyor.</span></span></div>
<div class="p2">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><span class="s1"></span><br /></span></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">tavan yakınlaşıyor. duvarlar uzuyor. kapılar küçülüyor. içinden geçemiyorsun. çıkamıyorsun içinden odaların. penceler sıkışıyor. nefessiz kalıyorsun. nefesin kesiliyor bu ülkede. kalbine iğneler batıyor. insanlar ölüyor. nefes almak istemiyorsun. ciğerlerin sönüyor. bitsin istiyorsun. dev bir kadife perde kapansın istiyorsun her şeyin üzerine. emdiği kanla rengi bordoya dönüyor. yarı aralıktan irin sızıyor.</span></span></div>
<div class="p2">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><span class="s1"></span><br /></span></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">kar yağıyor. yer gök beyaz. kar hayattan ve gözlerden çalıyor. hayat duruyor. iğneler batıyor gözlere. hava griden maviye döndükçe asıl yüzü ortaya çıkıyor gerçeklerin. </span></span><span style="font-family: 'Trebuchet MS', sans-serif;">izler kahverengiye çalıyor.</span><span style="font-family: 'Trebuchet MS', sans-serif;"> </span><span style="font-family: 'Trebuchet MS', sans-serif;">sokakları çöp basıyor. bu şehirde her şey çamura bulanıyor. bir takım hayal’et’ler gerçekleri kovalıyor. parmak uçları uyuşuyor. paçalardan kasvet akıyor.</span><span style="font-family: 'Trebuchet MS', sans-serif;"> </span></div>
<div class="p2">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><span class="s1"></span><br /></span></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">bitmiyor kavga. gündüz güneşe parmak sallayanlar, gece yıldızları söküp alıyorlar asılı oldukları yerden. mutluyum, demeye dilin varmıyor. utanıyorsun attığın kahkahadan. keyfine yerine getirecek her umut parçasını siyah bir poşete koyup apartman boşluğundan bırakıyorlar. bomba atılmış gibi bir ses yankılanıyor evin tüm odalarına. içindeki odaların kapıları bir bir kapanıyor üzerine. mutsuzluk bir salgın hastalık gibi hızla yayılıyor nefesten nefese. kalpten kalbe kötülük sızıyor.</span></span></div>
<div class="p2">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><span class="s1"></span><br /></span></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">dağıtıyorlar. yağmalıyorlar. talan ediyorlar. yok ediyorlar. hayatlara kast ediyorlar. sadece kendilerini seviyorlar. sadece. kendilerini oturttukları sandalyede ayakları yer değmiyor. havada asılı bacakları sallamanın çocuksuluğuna kapılıp daha çok ve daha vahşi sallıyorlar. sağa sola çarpıyor kontrolsüz uzuvları. umursamıyorlar. hırçınlaştıkça çirkinleşiyorlar. aynalar kabul etmiyor yüzlerini. ünlemlerin hiçbiri noktaların yerini tutmuyor.</span></span></div>
<div class="p2">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><span class="s1"></span><br /></span></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">dursun istiyorsun. herkes ve her şey. tam şu an, bir anda dursun. dursunlar ve bir düşünsünler. çünkü’ler ipe dizilip ama’larla bağlanıyor. kimse, neden’in cevabını vermiyor. sorulara değil, kendi cevaplarına açıklamalar getiriyorlar. sonu gelmeyen cümleler kuruluyor. devrik hayatlar sunuluyor tepside. kararan bir gümüş asla eskisi gibi parlamıyor. aynalar hep aksini gösteriyor. kimse gerçek yüzüyle yüzleşmiyor.</span></span></div>
<div class="p2">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><span class="s1"></span><br /></span></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">sevmek her zamankinden daha zor heceleniyor. cümle içinde kullanılan kelimelerin içi boşaltılıyor. boşalan saksılar iç içe konup bir sonraki bahara kadar balkonun köşesine terk ediliyor. çürümüş yapraklardan ve ezilmiş izmaritlerden bir dünya yetişiyor içlerinde bir sonraki baharda. mevsim normallerini tutturamayan havalarda kalpler sıkışıyor, mideler ekşiyor. kelimeler yerini hava kabarcıklarına bırakıyor. ağızdan çıktığı an dağılıyor. geride hiçbir anı, acı, yara ve his bırakmıyor.</span></span></div>
<div class="p2">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><span class="s1"></span><br /></span></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">kararlar alınıyor. kararlar veriliyor. oy çokluğu ile çekimser kalınıyor. dirsekler göğüs kafesinden kırılıyor. kimse doğruyu söylemiyor. soğuk su girilince alışılan bir şey değil, neden herkes yalan söylüyor? istenmeyen şeylerin yapılması karşılığında hayat hep bir rüşvet sunuyor. eğreti hayatlar sonunda eksik değil, aksak kalıyor. rüzgar ters değil, sert bir hareket yapıyor. hayat damarlarından geçen bütün kemikler kırılıyor.</span></span></div>
<div class="p2">
<span style="font-family: 'Trebuchet MS', sans-serif;"><br /></span></div>
<div class="p2">
<span style="font-family: 'Trebuchet MS', sans-serif;">sigara üzerine sigara yakılıyor anlamak için. her şey anlamda başlayıp anlamda bitiyor. kuruyan boğazlar ve kanayan dudaklar kalıyor geceden geriye. yine gündüz oluyor. gün aydınlandıkça çirkinlik filizleniyor asfaltta ve betonda. renkler, bedenler arasında çarpışarak yankılanan duygulardan besleniyor. güzel şeylerin süpürüldüğü duvar diplerinde çiçekler yetişiyor. saçaklardan damlayan sularla beslenirken, araba tekerleklerinin sıçrattığı sudan kaçanlarca eziliyor umut. hayaller başka bahara dikilmek üzere balkona bırakılıyor.</span></div>
<div class="p2">
<span style="font-family: 'Trebuchet MS', sans-serif;"><br /></span></div>
<div class="p2">
<span style="font-family: 'Trebuchet MS', sans-serif;">hayat oluyor.</span></div>
encirkiniguzellerinhttp://www.blogger.com/profile/16935913098253389568noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-307704209476212965.post-50403612439938053072015-02-10T23:22:00.002+02:002015-02-10T23:22:28.463+02:00unutmamak ile hatırlamak aynı şey midir?*<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgBaK-nnyCVtgbUpz7_S8SDmomjJTf697bcvLkQ0p8fBpm-7iPkB3zFzZpiesaGqSKKww7345Pcwbna3YroIXM83mlCY_1YLMlG1OvzN6HwM8aPyKVg6sr4kFRCGL9eKv3Y9Im9C6lw6sw/s1600/devir_ecetemelkuran1.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgBaK-nnyCVtgbUpz7_S8SDmomjJTf697bcvLkQ0p8fBpm-7iPkB3zFzZpiesaGqSKKww7345Pcwbna3YroIXM83mlCY_1YLMlG1OvzN6HwM8aPyKVg6sr4kFRCGL9eKv3Y9Im9C6lw6sw/s1600/devir_ecetemelkuran1.jpg" height="266" width="400" /></a></div>
<div class="p1">
<br /></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">hafızasıdır kadar insan. ve topyekun bir hafıza kadardır geçmiş. geleceği işleyen her bugün, geçmişten gelenlerin ve getirilenlerin üst üste birikmesidir. gelenler eksilir, getirilenler devrilir. ortaya çarpık, eksik ve tamamlanmamış bir devir çıkar. yaşananlar hayat olur, devredilir. bilinç, duyguları da yanına alarak örer hafızayı. peki hafıza dediğin nedir? unutmamak mı insanı insan yapar, hatırlamak mı?</span></span></div>
<div class="p2">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><span class="s1"></span><br /></span></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">bir fotoğraf, bir şarkı, bir tat, bir ses, bir koku -evet, en çok da koku- diriltir hafızayı. peki hafıza dirilirken ilk günkü gibi midir? o ilk anki gibi mi belirir fotoğraf karesi gözün önünde, çalınır şarkı kulaklara, gelir lezzeti yediğinin? o ilk anki gibi mi özler insan unutmamak istediğini?</span></span></div>
<div class="p2">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><span class="s1"></span><br /></span></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">peki ya çocukken? her şey tamken ve eksilmemişken. her şey en saf ve bozulmamış, yağmalanmamış halindeyken? hafıza en temiz ve naif dinginliği ve derinliğindeyken? her şeyi yapmak mümkünken?</span></span></div>
<div class="p2">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><span class="s1"></span><br /></span></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">turuncu kanat çırpışlarıyla özgürlüğü çağıran kelebekleri meclis arşivine sokmak gibi. üzeri kan lekeli bir parkadan kendine ev yapmak gibi. ölenleri ve geride kalanları sonsuzluğa sessizlikleri ile kavuşturacak kuğuları parktan kaçırmak gibi.</span></span></div>
<div class="p2">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><span class="s1"></span><br /></span></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">koşmak, çamura çıkmış ayakkabı izininin içinde kendi ayak izini görmek, eşyalarla konuşmak, okul defterinin kenarına kedi merdiveni çizmek, cebinde ipler biriktirmek gibi. hayal dünyanı gerçeklere bağlayıp uçmak gibi.</span></span></div>
<div class="p2">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><span class="s1"></span><br /></span></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">çok şey konuşup, çok şey susup yine de kırılmış bir kanadın hissi ile kahramanlıkta buluşmak gibi. </span></span></div>
<div class="p2">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><span class="s1"></span><br /></span></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">ayşe ve ali gibi.</span></span></div>
<div class="p2">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiYfPVMDO4nc0fKOE7SBMbFhFYPUGD9gR-2Qi38lkZrt0UhE5jSBfbtWsjNzBHx0Rqb8ORsc_rKj60uZ-q0TRjRFHKtxNGcwQcglZZ97GqPksXUt85KXLL2LeIE3Wt8F7K7JVd64xKg-CM/s1600/devir_ecetemelkuran2.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiYfPVMDO4nc0fKOE7SBMbFhFYPUGD9gR-2Qi38lkZrt0UhE5jSBfbtWsjNzBHx0Rqb8ORsc_rKj60uZ-q0TRjRFHKtxNGcwQcglZZ97GqPksXUt85KXLL2LeIE3Wt8F7K7JVd64xKg-CM/s1600/devir_ecetemelkuran2.jpg" height="263" width="400" /></a></div>
<div class="p2">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><span class="s1"></span><br /></span></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><b>devir</b>, ece temelkuran’ın yeni romanı. hem 12 eylül’ün ayak seslerinin evlerin kapılarını ve pencerelerini zorlayıp içeri sızdığı bir devri anlatıyor, hem de o günden bugüne devredilen halleri. ruhları ve bedenleri.</span></span></div>
<div class="p2">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><span class="s1"></span><br /></span></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">başkalarının sırları ile büyüyen sekiz yaşında iki çocuğun gözünden ve o gözlerin en saf mesafesinden örülüyor kelime kelime. çünkü kelimeler örüyor aslında hafızayı. ve biz ne kadar hatırlıyoruz desek de, kelimelerle ve kelimelerde unutuyoruz geçmişi.</span></span></div>
<div class="p2">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><span class="s1"></span><br /></span></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">ve her ne kadar inanıyoruz desek de yalan söylüyoruz, öncelikle kendimize. soruyoruz; bu ülke niye böyle, insanlar niye böyle, niye hep böyle her şey? nasıl olup da delirmiyoruz?</span></span></div>
<div class="p2">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><span class="s1"></span><br /></span></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">çünkü büyüdükçe kelimelerimizi, şiirlerimizi, hayallerimizi, hayatlarımızı ve gerçeklerimizi unutuyoruz. hayatta kalmak için, ince ince örüyoruz bugünümüzü. geçmişi getirirken deviriyoruz. hatırlıyoruz, desek de yalan söylüyoruz.</span></span></div>
<div class="p2">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><span class="s1"></span><br /></span></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">aynaya bakıp susuyoruz; neleri biliyoruz, neleri bilmemiz istenmiyor, bizden ne saklanıyor? biz, bizden sonrakilere ne devredeceğiz? hafızamız bizi yolun hangi durağında indirir? biz yola nasıl devam ederiz? </span></span></div>
<div class="p2">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><span class="s1"></span><br /></span></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">çünkü devam etmeliyiz. anlatacak hikayelerimiz, geçmişten getirdiklerimiz ve geleceğe devredeceklerimiz var. unuttuklarımız ve hatırladıklamadıklarımız, unutturmak istediklerimiz ve hatırlamak istemediklerimiz var.</span></span></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span></span></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">oysa gerçek, iki çocuk arasındaki doğrudur.</span></span></div>
<div class="p1">
<span style="font-family: 'Trebuchet MS', sans-serif;"><br /></span></div>
<div class="p1">
<span style="font-family: 'Trebuchet MS', sans-serif;">ve hayat boyunca gidilebilecek en saf ve temiz mesafedir.</span></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span></span></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span></span></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: x-small;">*bu yazı 10.02.2015 tarihinde <a href="http://www.trendus.com/blog/zeynep-ozar/yorumlar/4057/unutmamak-ile-hatirlamak-ayni-sey-midir.html" target="_blank"><span style="color: #990000;">trendus.com</span></a>'da yayınlanmıştır.</span></span></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span></span></div>
encirkiniguzellerinhttp://www.blogger.com/profile/16935913098253389568noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-307704209476212965.post-19570538560946218352015-02-05T10:23:00.001+02:002015-02-05T10:23:50.947+02:00jack is white and we are all blue.*<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgq1Gp0k_dKkIlZDtxLmCycF_coIHu4u_DVtJpbMFz4yqBbicWxYJXNxQzLi4N70y-iNIiSzKyBnTmODTYuw2Zw4ymD5oAiEPeBkrxBkb8UZKicKUc9acWybI9wsiXl2VJ65f9jecMvxDg/s1600/kpk.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgq1Gp0k_dKkIlZDtxLmCycF_coIHu4u_DVtJpbMFz4yqBbicWxYJXNxQzLi4N70y-iNIiSzKyBnTmODTYuw2Zw4ymD5oAiEPeBkrxBkb8UZKicKUc9acWybI9wsiXl2VJ65f9jecMvxDg/s1600/kpk.jpg" height="640" width="478" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi1numMtyc34yt9h0xRIaaXATAdSuKGMuOmVq-ZEnMOnXxMqqqctaoyQhuParPAVDDXSbszl5Fnp5tHs6n2MKXXOu5clDTzNokCVn5m0B0CqeEFimt2RiYp8RlXsq738QjTeyLWj2nPZng/s1600/%C4%B1s%C4%B1l_Page_150.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi1numMtyc34yt9h0xRIaaXATAdSuKGMuOmVq-ZEnMOnXxMqqqctaoyQhuParPAVDDXSbszl5Fnp5tHs6n2MKXXOu5clDTzNokCVn5m0B0CqeEFimt2RiYp8RlXsq738QjTeyLWj2nPZng/s1600/%C4%B1s%C4%B1l_Page_150.jpg" height="320" width="238" /></a><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgx-AiUp35pQuJl6tOCjZFCHbg5cGNK8JQKyPhDT25RHKclmkTXU2uMhXe0QOV4rjv6wlCzs9v7X8xvCEZlswgsrDXsySU1tfjci4Ub31epkqt3KyyAG4IJIHRrwlnWqnPCOWvmJJLTK-I/s1600/%C4%B1s%C4%B1l_Page_151.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgx-AiUp35pQuJl6tOCjZFCHbg5cGNK8JQKyPhDT25RHKclmkTXU2uMhXe0QOV4rjv6wlCzs9v7X8xvCEZlswgsrDXsySU1tfjci4Ub31epkqt3KyyAG4IJIHRrwlnWqnPCOWvmJJLTK-I/s1600/%C4%B1s%C4%B1l_Page_151.jpg" height="320" width="238" /></a><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgx-AiUp35pQuJl6tOCjZFCHbg5cGNK8JQKyPhDT25RHKclmkTXU2uMhXe0QOV4rjv6wlCzs9v7X8xvCEZlswgsrDXsySU1tfjci4Ub31epkqt3KyyAG4IJIHRrwlnWqnPCOWvmJJLTK-I/s1600/%C4%B1s%C4%B1l_Page_151.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><br /></a><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgx-AiUp35pQuJl6tOCjZFCHbg5cGNK8JQKyPhDT25RHKclmkTXU2uMhXe0QOV4rjv6wlCzs9v7X8xvCEZlswgsrDXsySU1tfjci4Ub31epkqt3KyyAG4IJIHRrwlnWqnPCOWvmJJLTK-I/s1600/%C4%B1s%C4%B1l_Page_151.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><br /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: x-small;">*bu yazı <a href="http://instagram.com/fkingmag" target="_blank"><span style="color: #990000;">F KING mag</span></a> <b>#firstissue</b>'da yayınlanmıştır.</span></div>
encirkiniguzellerinhttp://www.blogger.com/profile/16935913098253389568noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-307704209476212965.post-85552702191438272502015-02-01T19:40:00.000+02:002015-02-01T19:40:40.955+02:00sare.<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEggx1k2ZkImV5NmUGTPH-pvvb9ClygQaQoxr9Irua9lFIcyLLq1QzUun4hjB4AztXJ7uMUgqPV5t_zPyNj5a4u1N9Z9CrIwbOb-uYIMs9ELF0MQRJdicS9quQCweDDQ-2uFbzRyuo2uJtw/s1600/tumblr_n2xczml5Qz1s9o11so1_1280.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEggx1k2ZkImV5NmUGTPH-pvvb9ClygQaQoxr9Irua9lFIcyLLq1QzUun4hjB4AztXJ7uMUgqPV5t_zPyNj5a4u1N9Z9CrIwbOb-uYIMs9ELF0MQRJdicS9quQCweDDQ-2uFbzRyuo2uJtw/s1600/tumblr_n2xczml5Qz1s9o11so1_1280.jpg" height="266" width="400" /></a></div>
<br />
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">paralel düzlemlerde ilerlese de hayat bizi aynı yerde kesiştirdi; başkalarının boşluğunu doldurmakla yormayalım kendimizi, boşver, iyiyiz böyle.</span></span></div>
<div class="p2">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><span class="s1"></span><br /></span></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">*</span></span></div>
<div class="p2">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><span class="s1"></span><br /></span></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">öncesi silik, ama en net olan anı rakı masasında başladı. önce farklı uçlarda oturulan, sonra karşı karşıya buluşulan; kadehlerin elde taksiye binildiği, kadehlerin yolda kırıldığı, kadehlerin bakışlarda tokuşturulduğu masalardan geçtik. genç değildik; birbirimize geç geldik. g</span></span><span style="font-family: 'Trebuchet MS', sans-serif;">iden birinin ardından birbirimize emanettik.</span><span style="font-family: 'Trebuchet MS', sans-serif;"> </span></div>
<div class="p2">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><span class="s1"></span><br /></span></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">bir yerde rüzgar esse, karşı tarafta fırtınası çıkardı. hava karardı, hava açtı. dalga boyları boyumuzu aştı. yükler aldık, yükler bıraktık. boyumuz hep kısa kaldı. üzerimize en güzel elbiselerimizi geçirsek de saçlarımız hiç uzamadı. </span></span></div>
<div class="p2">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><span class="s1"></span><br /></span></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">o gece de aynı rakıdan farklı yollara gitmek üzere kalktık. farklı kapılardan geçtik. birbirimizden habersiz aynı histe buluştuk. </span></span></div>
<div class="p2">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><span class="s1"></span><br /></span></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">anlam’dı aradığımız. olanın bitenin, gidenin gelenin bir anlamı olmalıydı. boş yere toplamadık o ışık çubuklarını saçlarımızın arasında. ve boşuna yetiştirmedik apartman boşluğunda çiçeklerimizi.</span></span></div>
<div class="p2">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><span class="s1"></span><br /></span></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">gerçek’ti istediğimiz. denize bakıp hayaller kursak da hep bir gerçeklik payı vardı kelimelerimizde. o kelimelerle çözdük karşımıza geçenleri. karşı karşıya kaldığımız şeylerin sahteliğinden midemiz bulandı. </span></span></div>
<div class="p2">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><span class="s1"></span><br /></span></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">inandığımız gerçek anlara ve anlamlara sarıldık. şimdiki zamanın boşluğunu kaldıramadığımız için geçmişi yaşattık içimizde. üzerine yorulmadan ve yormadan; saklayarak ve sakınarak.</span></span></div>
<div class="p2">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><span class="s1"></span><br /></span></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">sabah kahvesinde birbirimize sarılarak.</span></span></div>
<div class="p2">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><span class="s1"></span><br /></span></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">çünkü kendinize ördüğünüz duvarların arkasındaki boşluktan bir şey hissetmeniz imkansızdı. ve biz boşlukla sevişmekten hoşlanmazdık.</span></span></div>
<div class="p2">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><span class="s1"></span><br /></span></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">çünkü his değilse de biraz farklılık şarttı; ve siz olağanca sıradanlığınız ve sığlığınızla bize nefes alacak yer bırakmadınız.</span></span></div>
<div class="p2">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><span class="s1"></span><br /></span></div>
<br />
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">çünkü ütopyalar güzeldi. biz de pencereyi açıp kendimizi denize bıraktık.</span></span></div>
encirkiniguzellerinhttp://www.blogger.com/profile/16935913098253389568noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-307704209476212965.post-38988832768547463312015-01-31T13:55:00.000+02:002015-01-31T13:55:09.861+02:00mogwai rakı masasında.*<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgR711atLN3iY7ipui_tY5U6gKis1dNW2TvRSjltyd5MOv6wF9jSJCM_U0aL0jlrGdC2SsIdcI_KTvKrH2cFDT7mf8uH6G54T6dj40tpqP9Zs_VlTkAyBY4kYoWol755J4GJTDvRU6w-Ow/s1600/mogwai1.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgR711atLN3iY7ipui_tY5U6gKis1dNW2TvRSjltyd5MOv6wF9jSJCM_U0aL0jlrGdC2SsIdcI_KTvKrH2cFDT7mf8uH6G54T6dj40tpqP9Zs_VlTkAyBY4kYoWol755J4GJTDvRU6w-Ow/s1600/mogwai1.jpg" height="266" width="400" /></a></div>
<div class="p1">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span></div>
<div class="p1">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">bizde adettendir, nadiren kendimizi iyi hissettiğimizde ve çoğunlukla iç sıkıntısıyla otururuz rakı masasına. sahne meze tepsisiyle açılır. keyifli cümleler bu esnada dökülür dudaklardan. ilk iki dublede, iş konuşulur. müzik nispeten dipten gelir. ‘distortion’ ve efektler yoğunlaştığında hayatın çarpıklığına dayanır mevzu. çatallara siyaset bulaşır. kızarmış ekmekler soğur, bir sigara yakılır.</span></div>
<div class="p1">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span></div>
<div class="p1">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">bagetlerin zillere en seri vurduğu vakitte yani konu aşka geldiğinde; yeni buz istenir, kadehler ilk kezmiş gibi doldurulur. keyifli anılar yerini acılara bırakır. zıtlığın dinamizmi baş gösterir. dudakların kenarına bir hüzün oturur. gözler masanın belli bir noktasına sabitlenir. müzik hiç olmadığı kadar dinginleşir. masaya bir ölüm sessizliği yerleşir.</span></div>
<div class="p1">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span></div>
<div class="p1">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">boğazlar temizlenir neden sonra. mevzu derinleşir. konunun konuyu açmayı bıraktığı noktada kadehler ölümde birleşir. yaşanan hayatlar sorgulanırken bir şeyler hep eksik bırakılır. sürekli kendimizi tamamlamak, mükemmel’e erişmek için verilen mücadele içinde bir şeyler es geçilir. </span></div>
<div class="p1">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span></div>
<div class="p1">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">işte rakı masasında mevzu hep, dönüp dolaşıp, ölüme gelir. hikayenin sonuna. kabullenmek yerine reddettiğimiz gerçekliğe. ölümün de hayatın bir parçası olduğu gerçeğine.</span></div>
<div class="p2">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjWlUKtRIygUQpK0N3FQE6BiY_vjZg2Y9fO1yAbPtOVrLSqPd4J-tHJnLksX7R-gz8Y5T9a-Y-5IEK0MqmzR-_k2lt7DmRLYrV4Zkwj3oY-xXZIvP1rf6Delw3VtA8oyODI3srQPhXz7Ck/s1600/mogwai3.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjWlUKtRIygUQpK0N3FQE6BiY_vjZg2Y9fO1yAbPtOVrLSqPd4J-tHJnLksX7R-gz8Y5T9a-Y-5IEK0MqmzR-_k2lt7DmRLYrV4Zkwj3oY-xXZIvP1rf6Delw3VtA8oyODI3srQPhXz7Ck/s1600/mogwai3.jpg" height="266" width="400" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="p2">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span></div>
<div class="p1">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">sizin tek tek şarkılarınızın ve kendi içinde albümlerinizin akışı da rakı masasına oturmak gibi. iç sıkıntısının, yağmurlu havanın, aşk acısının ve ölümün altını çizmek gibi. belki rakı değil; ama bu akışın kaynağı nedir?</span></div>
<div class="p1">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span></div>
<div class="p1">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">“bizim müzik yapma şeklimiz bir masa etrafında oturup karşılıklı konuşmaktan ziyade çok daha içgüdüsel bir süreçten geçiyor. doğrusunu isterseniz belli başlı ve bizim için hayati önem taşıyan birkaç müzikal teknik dışında müzik yaparken bunun hakkında hiç konuşmuyoruz. insanların müziğimiz konusunda ne hissetmesini istediğimizi bir kere bile konuşmuş değiliz. onun yerine var olan parçalara eklenebilecek, çaldığımızda ve dinlediğimizde keyif alacağımız bir şeyler yaparken birbirimizin kararlarına güveniyoruz. son derece basit bir istek.”</span></div>
<div class="p1">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span></div>
<div class="p1">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">1999 kayıtlı albümünüzün ismi, <em>come on die young</em>`dı. soundtrack albümüne isminizi yazdırdığınız <em>the fountain</em> (2006), yaşam ve ölüm arasındaki döngüyü sorgulatan ve sonsuzluğu ölümü kabullenip korkmadığımız zaman var eden bir filmdi. siz bu döngünün neresinde duruyorsunuz? erken ölmek, sonsuza kadar yaşamak demek olabilir mi?</span></div>
<div class="p1">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span></div>
<div class="p1">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">“o aslında sadece bir başlık. öylesine söylenmiş bir şaka gibi. biz parçalarımıza olduğundan daha fazla bir anlam ya da negatif mesaj yüklemiyoruz. başlıklar sadece kataloglama yapmak için üretiliyor aslında. dinleyicilerin müziği kendileri yorumlaması çok daha ilginç oluyor.”</span></div>
<div class="p1">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span></div>
<div class="p1">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">sözler olmadan da çok şey anlatıyorsunuz aslında. belki de post-rock’ın büyüsü bu. yine de her nota bastığında içimizden kelimeler mırıldanabiliyoruz. siz şarkıları yaratırken, çoğu sadece müzikten oluşsa bile, içinizden konuşuyor musunuz? konuşuyorsanız, neler dökülüyor oradan?</span></div>
<div class="p1">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span></div>
<div class="p1">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">“sanırım beste yaparken size ilham verecek ve kulağa iyi gelen bir takım düşüncelerin ya da fikir dizisinin geçiyor olması, belli bir müziğin çalması söz konusu. hiçbir zaman belli bir hikaye olmuyor, en azından benim için ve grubun geri kalanı için de bu geçerli sanırım. şarkılarda dinleyenlerin kendi hikayelerini yazmalarını istiyoruz.” </span></div>
<div class="p1">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhH2_LrrXhiPoJC4QAg407dVAUs47UF7gyjGCkA5Ytu8TdTctlRhvOgMj1boAP2Aj1MjUT9-M9ELbjtWSHbujEeiQBzqnPj1m7B3NT5oEE4iHXnWfRbns0yTYYYoSN14kJ-34uRYz3cMkw/s1600/mogwai2.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhH2_LrrXhiPoJC4QAg407dVAUs47UF7gyjGCkA5Ytu8TdTctlRhvOgMj1boAP2Aj1MjUT9-M9ELbjtWSHbujEeiQBzqnPj1m7B3NT5oEE4iHXnWfRbns0yTYYYoSN14kJ-34uRYz3cMkw/s1600/mogwai2.jpg" height="400" width="400" /></a></div>
<div class="p2">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span></div>
<div class="p1">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">diskografinizin son kadehi, 2014 çıkışlı <em>rave tapes</em>. yıllara meydan okuyan incelikte ve dahilikte. bunu masadan hesabı ödeyip kalkma vaktinin gelmesi gibi düşünebilir miyiz? tüm defterlerin açılıp, hikayedeki herkesin hakkının ‘tell everybody that i loved them’ diyerek teslim edildiği, hepsinin ziyadesiyle yerlerine yerleştirildiği bir olgunluk, belki de?</span></div>
<div class="p1">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span></div>
<div class="p1">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">“biz hiçbir zaman içki gelmeye devam eden bir masayı terketmeyiz. her zaman en son biz kalkarız, polisi çağırmış olsalar bile.”</span></div>
<div class="p1">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span></div>
<div class="p1">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">*</span></div>
<div class="p1">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span></div>
<div class="p1">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">1995’te glasgow’un yağmuru altında kurulan <strong>mogwai</strong>, 13 şubat akşamı pozitif live desteği ile volkswagen arena’da yankılanacak yoğun melodileri ile zihinleri derinlemesine yüksek bir yolculuğa çıkaracak. </span></div>
<div class="p1">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span></div>
<div class="p1">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">ve umarım İstanbul’a geldiklerinde rakı masasına oturabilirler.</span></div>
<div class="p1">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span></div>
<div class="p1">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span></div>
<div class="p1">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: x-small;">*bu yazı 31.01.2015 tarihinde <a href="http://www.trendus.com/blog/zeynep-ozar/yorumlar/4055/mogwai-raki-masasinda.html" target="_blank"><span style="color: #990000;">trendus.com</span></a>'da yayınlanmıştır.</span></div>
encirkiniguzellerinhttp://www.blogger.com/profile/16935913098253389568noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-307704209476212965.post-17813027157823858382015-01-09T00:29:00.004+02:002015-01-09T00:29:47.896+02:00olmadı -galaksiye- kaçarız.*<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgxFbEoq7YY_dB6ZhVsxRwDIvaytSvdR2CVi4QmUF-BqtlhhksKTPkFkj2jadUCvM87PiCp2KuN-gCWQ1lh81QBkHHnLTtZWYq-eU0Xe0UKVOvu3RguxOYdGuawKFxzGxE-bmNyXtTTLSc/s1600/olmad%C4%B1+galaksiye+kac%CC%A7ar%C4%B1z.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgxFbEoq7YY_dB6ZhVsxRwDIvaytSvdR2CVi4QmUF-BqtlhhksKTPkFkj2jadUCvM87PiCp2KuN-gCWQ1lh81QBkHHnLTtZWYq-eU0Xe0UKVOvu3RguxOYdGuawKFxzGxE-bmNyXtTTLSc/s1600/olmad%C4%B1+galaksiye+kac%CC%A7ar%C4%B1z.jpg" height="250" width="400" /></a></div>
<div class="p1">
<br /></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">her şey değil belki; ama dip akıntının dalga boyuna galip gelmesi, <b>büyük ev ablukada</b> adında bir grubun kafamızı daha çok karıştırmasıyla başladı. adını turgut uyar’ın bir şiirinden alan ve kendilerinin canavar banavar, afordisman salihins, balon suyla da dolar, bentek sizhepiniz, bariton, gelicem nerdesin, galvaniz gelbiraz ve baksen oyalama olduklarını iddia eden bu insanlar, kararlılık birimi olarak önümüze bir önceki gece masada unutulan keki sundu. taşları cebimize doldurup sağa sola, ‘ne var ne yok?’ naraları atmamızı; mutsuz olsak da keyfimizin yerinde olabileceğini salık verdi. çünkü karanlık hurda bir eşyaydı ve onu evin en güzel yerine yerleştirmiştik. ve günün sonunda, kendimizden daha iyi ve daha uzak bir başka biz bulamadık. </span></span></div>
<div class="p2">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><span class="s1"></span><br /></span></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">takvimler maya’yı gösterdiğinde dünya’nın son konserini veren büyük ev ablukada’nın ardından yeni bir zaman birimi açıldı önümüzde. kelimelerin paralel evrenine geçtiğimiz bu zamanda, cümleler boyut değiştirdi. işler değişti, anlamların zemini kaydı. </span></span></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh46V-L-8Nt0MS3sP_-2eA2KchFm1eWEx3RN2z49YRbkKLRcSQTHgKOTZHgdJeI8rtjU3umolYBHjkodllgUzr05lZ2z5MQBTO9Dw2RXUuIt6pWXVDEKtz1LLEJ7WCUtq4908J_Lbw0NYM/s1600/olmad%C4%B1+galaksiye+kac%CC%A7ar%C4%B1z_yu%CC%88zyu%CC%88zeyken+konus%CC%A7uruz.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh46V-L-8Nt0MS3sP_-2eA2KchFm1eWEx3RN2z49YRbkKLRcSQTHgKOTZHgdJeI8rtjU3umolYBHjkodllgUzr05lZ2z5MQBTO9Dw2RXUuIt6pWXVDEKtz1LLEJ7WCUtq4908J_Lbw0NYM/s1600/olmad%C4%B1+galaksiye+kac%CC%A7ar%C4%B1z_yu%CC%88zyu%CC%88zeyken+konus%CC%A7uruz.jpg" height="266" width="400" /></a></div>
<div class="p2">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><span class="s1"></span><br /></span></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">aslında vimeo üzerinden devam eden minimalist bir canlı müzik projesi olan <b>yüzyüzeyken konuşuruz</b>, huzuru satın alıp içimize yerleştirdi. denize kıyısı olmayan insanları biz de sevmezdik, kaan boşnak’tan duyunca ikna olduk. kadıköy’deki evdeki çayın altını da, ölmeyi de tartışmaya açık bıraktık. gidenlerin nasıl’ını hep merak ederken ertesi sabah sevgiliyi görememenin ölmekle eşdeğer olacağını mırıldandık bir yandan onun ateş etmesini beklerken. çok düşündük. çok üzüldük. çok özledik. çok yorgunduk ve ağrılar. kırıklarımız vardı. eziklerimiz ve çiziklerimiz. yine de susup kaldık. yine de ölmedik ve fakat yıprandık. çünkü biz, nerede bir yalnızlık görsek, sahibine ağır gelmesin diye, ucundan biraz alanlardık.</span></span></div>
<div class="p2">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><span class="s1"></span><br /></span></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">topladığımız tüm yalnızlıklardan bir galaksi kurduk kendimize. sorunlu gezegenler arasında yolculuk yaparken yorulunca <b>son feci bisiklet</b>’le tanıştık. ankara’da etrafına bakınca güzel şeyler gören insanlara kulak verdik ve sonra. aniden doğan güneşi ruhumuzla eş tutup kendi krallığımızın varoluşunda yokuş aşağı sürdük aynı ruhu. yazılmamış oyunu oynarken seyirciyi unutup, ortada sadece sahne ve biz kaldığında, nasıl yalnız olduğumuzu anladık. var oluşumuzun hezeyanını güneş sisteminin üzerine attık; yazın giydiğimiz bikiniye uzay taşlarını taktık, güneşten sıkılınca erkenden gece olduk. ışık çubuklarımızı saçlarımıza takıp geçmişimizi ve geleceğimizi ellerine teslim ettik.</span></span></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEibvpICM_yuwSti82Hk5cjJsFaKwXxtN0aiOPU93FdL02LAyfHwOOCGqUtZKvNRWVkPVNHI2LILeV4rxp9Zf164Ctxd_hn1nwVdQm6rsyQGHOyk2Dn-7y5NVoA4UXwcrk2vInOT18EgQKU/s1600/olmad%C4%B1+galaksiye+kac%CC%A7ar%C4%B1z_yok+o%CC%88yle+kararl%C4%B1+s%CC%A7eyler.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEibvpICM_yuwSti82Hk5cjJsFaKwXxtN0aiOPU93FdL02LAyfHwOOCGqUtZKvNRWVkPVNHI2LILeV4rxp9Zf164Ctxd_hn1nwVdQm6rsyQGHOyk2Dn-7y5NVoA4UXwcrk2vInOT18EgQKU/s1600/olmad%C4%B1+galaksiye+kac%CC%A7ar%C4%B1z_yok+o%CC%88yle+kararl%C4%B1+s%CC%A7eyler.jpg" height="242" width="400" /></a></div>
<div class="p2">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><span class="s1"></span><br /></span></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">paradokslara sarmalanmış kararsız ruh halimizin sırtını <b>yok öyle kararlı şeyler</b>’e yasladık sonra. şarkı çizip resim çalan adamlar, ‘sadece sonbaharda hüzünlenen adamlar’ olarak tanıştırdılar kendilerini. kendini fark etmeden gel, dediklerinde aslında kendimize zarar vermememiz gerekiyordu. ‘evet’ anlamında kafa salladık. bölünerek çoğalan insanların alarm sesleri arasında kendimizi duyamadık istanbul’un derinlerinde. yine ne kadar sövsek de, bir yandan hep kalmak istedik. umursamadan sevip ruhumuzu açtık. gölgelerde ve derin ormanlarda yürüdük. çünkü biliyorduk ki, bir sarılsalardı bütün güçleriyle, geçerdi bir günde.</span></span></div>
<div class="p2">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><span class="s1"></span><br /></span></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">onlar bizi çatıdan attıkça geri saydık; acaba <b>kaç canım kalmış</b>, diye. başını yiğitcan önal’ın çektiği bir can sıkıntısı oyununa daldık. dünden kalan yarım tostu yerken eskisinden bir farkı olmadığını anlayıp burun kıvırdık eski sevgiliye. yine de, yeni halimizi görsünler diye, kapıyı aralık bıraktık. toplu taşıma anonslarındaki kadınla bir sohbete daldık. her anımızda buz gibi olduğumuz için söylediklerini ince paltomuzun ceplerine doldurduk. her gün üzerine farklı renk kişilik giyenler hayatımızdan çıksınlar diye kutularına delikler açıp. halsizliğimizi boynumuza sarıp yine yollara verdik kendimizi.</span></span></div>
<div class="p2">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><span class="s1"></span><br /></span></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">başımız gökte yürürken <b>halimden konan anlar</b>’a takıldı ayağımız yine kadıköy’de. soluklanmak için önce kendimize bir çay söyledik. dışarıda çok ses var, içeride uzay. yaylılardan bir zaman aralığı. ‘tamam, olmasın be!’ dediğimiz noktada topyekün toplayıp denize attık en gerçek yalanları, batarken seyrettik. ne de olsa kökü bizdeydi. hayat, bizimdi. neresinden başlayacağımızı bilemediğimiz noktada başka bir kapı araladı bize tolga akdoğan. <b>adamlar</b>’la el sıkıştık. eski dostum tankla gelmiş, gibi hissettik. hayatlarımızın kaybeden, yanlış anlayan, oyunlara alınmayan, çemberin dışında kalan, dağılan ve kurgusal yaşayan tarafları ile barıştık.</span></span></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg6mj7TKvC5etmQ_aqDjGPO3ri3UQe2dF7sAVT0x8YYKeaaciXtJbG25A82k8CrF6hx73_C0aGjXoh6XGYzeyjk95__bOipdkfPqZ0WpD9VzuWrl93ljPr5VlAdHWvgcwigCwjXypLIq9Q/s1600/olmad%C4%B1+galaksiye+kac%CC%A7ar%C4%B1z_seni+go%CC%88rmem+imkans%C4%B1z.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg6mj7TKvC5etmQ_aqDjGPO3ri3UQe2dF7sAVT0x8YYKeaaciXtJbG25A82k8CrF6hx73_C0aGjXoh6XGYzeyjk95__bOipdkfPqZ0WpD9VzuWrl93ljPr5VlAdHWvgcwigCwjXypLIq9Q/s1600/olmad%C4%B1+galaksiye+kac%CC%A7ar%C4%B1z_seni+go%CC%88rmem+imkans%C4%B1z.jpg" height="201" width="400" /></a></div>
<div class="p2">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><span class="s1"></span><br /></span></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">yine de dağılmadı efkarımız. kadehimizi olması mümkün olmayan her şeye kaldırıp, <b>seni görmem imkansız</b>’la kırdık buzları. biz burada, kalbimiz yüz bin parça, damarlarında ölecek sevgiliyi beklerken yine var oluşumuzu sokaklara vurduk. ışıktan karanlığa vuranlara gülümseyip sırf ‘sen’ koktuğu için ruhumuzu yakmamacasına ‘sen’i bilmeyenlere karşı durduk. çöllere vurup kendimizi kum kokularını takip edip bulduk yolumuzu. kuma çakılı karanlık gezegenlerde uyandık ne sonra. tuğçe şenol ve <b>gaye su akyol</b>’un karşı karşıya oturup kendilerinden geçmesi ile kendimizi bulduk.</span></span></div>
<div class="p2">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><span class="s1"></span><br /></span></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">*</span></span></div>
<br />
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">ve kadehlerimizi bir kez daha -son kez- doldurup çölün ateşinden çıkarak, ah, o uzayın yolunu tuttuk.</span></span></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span></span></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span></span></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: x-small;">*bu yazı 09.01.2015 tarihinde <a href="http://www.trendus.com/blog/zeynep-ozar/yorumlar/4047/olmadi--galaksiye--kacariz.html" target="_blank"><span style="color: #990000;">trendus.com</span></a>'da yayınlanmıştır.</span></span></div>
encirkiniguzellerinhttp://www.blogger.com/profile/16935913098253389568noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-307704209476212965.post-13816799975877996132015-01-07T00:14:00.001+02:002015-12-01T14:27:05.764+02:0005:53.<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjOaOAxjvwElZ5QUTLkge24QUzdShDSGLAGkg2CDNx2oTPX8ej65GRpGW5ZHgA765nlkMKfTbaOF4d9_JLh83fmKnPhn3l_QXzYPM73mQmdesGhQZPDCCL1Z86J_w6uW75uEaXUGnTfStE/s1600/tumblr_mvp0xuKDuc1s5jjtzo1_400.png" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="265" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjOaOAxjvwElZ5QUTLkge24QUzdShDSGLAGkg2CDNx2oTPX8ej65GRpGW5ZHgA765nlkMKfTbaOF4d9_JLh83fmKnPhn3l_QXzYPM73mQmdesGhQZPDCCL1Z86J_w6uW75uEaXUGnTfStE/s1600/tumblr_mvp0xuKDuc1s5jjtzo1_400.png" width="400" /></a></div>
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;">nereden baksan üç haftalık. en fazla beş. küçük. kuş kadar. iplik gibi kuyruğu titriyor. öyle bakımsız ki bütün tüyleri birbirine yapışmış. sokak alacası birbirine geçmiş yağmurdan. tüm bunlara rağmen bir tuhaflık var. bir şeyler fazla. ön ve arka patilerinden fazlası var. ön patilere yapışmış başka patiler. öyle yapışıklar ki ayırmaya çalışırken uçlarından değil fakat gövdesiyle buluştuğu yerden kopuyor. inceden kanıyor eklendiği yerler. bir anda da kurumaya başlıyor. öylesine ve ölesine korkuyorum ki kulak çubuğu arıyorum bir yerlerden. tükürüğümle ıslatıp temizliyorum kabuklarını. sarıp kurutuyorum battaniye gibi şalımın içinde. sarılıp iyileştiriyorum onu içimde. içimde iyileşiyorum.</span><br />
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;">*</span><br />
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;">ve sonra uyandım.</span>encirkiniguzellerinhttp://www.blogger.com/profile/16935913098253389568noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-307704209476212965.post-80365849258134721992015-01-02T22:23:00.001+02:002015-01-02T22:23:07.212+02:00you can't take what i don't have.<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhXX6Ron4qpm_4tTWi4x-fxFdDEaU9kM_YNpZx7VnpugMIbdyArJRvjiVvrLkDnSrvFdg0YFhOETdasz4NvCFTGfpbtbm_nxAYYqnxZcLcqmPcihr82vBZoWXZK371KiKGRBnOmX9cUVKA/s1600/fed4684f969e95f8cf2eaed4197305e6.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhXX6Ron4qpm_4tTWi4x-fxFdDEaU9kM_YNpZx7VnpugMIbdyArJRvjiVvrLkDnSrvFdg0YFhOETdasz4NvCFTGfpbtbm_nxAYYqnxZcLcqmPcihr82vBZoWXZK371KiKGRBnOmX9cUVKA/s1600/fed4684f969e95f8cf2eaed4197305e6.jpg" height="400" width="400" /></a></div>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span>
<div style="text-align: center;">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">sanal gerçek diye bir şey var. </span></div>
<div style="text-align: center;">
<span style="font-family: 'Trebuchet MS', sans-serif;">tüm gerçeklerin üzerinde. </span></div>
<div style="text-align: center;">
<span style="font-family: 'Trebuchet MS', sans-serif;">olmak istediğin bir gerçek. </span></div>
<div style="text-align: center;">
<span style="font-family: 'Trebuchet MS', sans-serif;">içinde nefes almak istediğin. </span></div>
<div style="text-align: center;">
<span style="font-family: 'Trebuchet MS', sans-serif;">sarınıp ısınmak ve daha çok inanmak istediğin bir gerçek. </span></div>
<div style="text-align: center;">
<span style="font-family: 'Trebuchet MS', sans-serif;">yaklaştıkça içinden geçen ışık çubuklarına dokunduğun. </span></div>
<div style="text-align: center;">
<span style="font-family: 'Trebuchet MS', sans-serif;">uzaklaştıkça üzerine vuran ışık çubuklarının içinde kaybolduğun.</span></div>
<div style="text-align: center;">
<span style="font-family: 'Trebuchet MS', sans-serif;">tozun, toprağın ve çamurun içinden çıkıp renklere karıştığın bir gerçek.</span></div>
<div style="text-align: center;">
<span style="font-family: 'Trebuchet MS', sans-serif;"><br /></span></div>
<div style="text-align: center;">
<span style="font-family: 'Trebuchet MS', sans-serif;">içinde kendi gerçekliğinin farkına vardığın.</span></div>
<div style="text-align: center;">
<span style="font-family: 'Trebuchet MS', sans-serif;"><br /></span></div>
<div style="text-align: center;">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">var gücünle içinden sıyrılmak istediğin bir gerçeklik.</span></div>
<div style="text-align: center;">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">adım attığın anda tüm kemiklerini kıran.</span></div>
<div style="text-align: center;">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">rüya görmeni engelleyen.</span></div>
<div style="text-align: center;">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">kirpiklerini parmak uçlarına döken bir gerçeklik.</span></div>
<div style="text-align: center;">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">acımasızca hislerini uyuşturup acı çekmene bile izin vermeyen.</span></div>
<div style="text-align: center;">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">ellerini bağlayıp aslının önüne geçen.</span></div>
<div style="text-align: center;">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">sen çıkmaya çalıştıkça daha çok içine çeken bir gerçeklik.</span></div>
<div style="text-align: center;">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">istemediğin ne varsa yaptıran.</span></div>
<div style="text-align: center;">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">olmak istediğini gördükten sonra bir daha içinde kaybolmayacağın.</span></div>
encirkiniguzellerinhttp://www.blogger.com/profile/16935913098253389568noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-307704209476212965.post-61378820980193873842014-12-30T23:16:00.000+02:002014-12-30T23:16:59.608+02:00just be careful what you do to me.<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEigYJgkcaOBxQFSqHvhzF1QAel1JYrpKYLbqZ3GEigfVcD-b6L_HW-8GR7Ggv9Ke15_SrjTtMVGrBiCIJHbc_4Md2plxkU2PFOEP-iVomJpgqELqQPdXfUNsaJSmom6L26cUI9LApcRHsE/s1600/tumblr_ngp647kft51rpowflo1_1280.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEigYJgkcaOBxQFSqHvhzF1QAel1JYrpKYLbqZ3GEigfVcD-b6L_HW-8GR7Ggv9Ke15_SrjTtMVGrBiCIJHbc_4Md2plxkU2PFOEP-iVomJpgqELqQPdXfUNsaJSmom6L26cUI9LApcRHsE/s1600/tumblr_ngp647kft51rpowflo1_1280.jpg" height="400" width="342" /></a></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span></span></div>
<div class="p1">
<span style="font-family: 'Trebuchet MS', sans-serif;">bu sefer sana yazıyorum. doğrudan. hedef gözeterek.</span><span style="font-family: 'Trebuchet MS', sans-serif;"> </span></div>
<div class="p2">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><span class="s1"></span><br /></span></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">çünkü sinirliyim. ve tüm sinir uçlarım tek bir şeyi salık veriyor; yaz. </span></span></div>
<div class="p2">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><span class="s1"></span><br /></span></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">çünkü konuşamıyorum. kendini konuşarak ifade eden birisi değilim. hiç olmadım. hep kapattım kendimi. ve içime kapandım. </span></span></div>
<div class="p2">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><span class="s1"></span><br /></span></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">çünkü aslında bu sana özel değil. hep böyle. her zaman içime attım ve orada yaşadım. içimde yaşattım her şeyi. güneş ışığı almayan bir apartman boşluğu gibi. ne kadar sulasam ve toprağını değiştirsem de her şey çürüdü umutlara dair. yapraklar döküldü tek tek. ışık çubukları yetmedi içimde yeşerttiklerimi büyütmeye. </span></span></div>
<div class="p2">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><span class="s1"></span><br /></span></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">çünkü hiçbir ışık çubuğu gerçek değildi. öyle olmadığını ben de biliyordum. hala biliyorum ve yine de devam ediyorum onları saçıma takmaya. </span></span></div>
<div class="p2">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><span class="s1"></span><br /></span></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">çünkü başka türlü aydınlatamıyorum yolumu. içimdeki umutları yeşertemeseler de, belki yol gösterirler, diyorum. o kadar karanlık ki. belki burnumun ucunu görürüm, diyorum. boşuna yürüyorum belki de o yolu. </span></span></div>
<div class="p2">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><span class="s1"></span><br /></span></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">çünkü sonunu göremiyorum. öngördüğüm sonu kabullenemiyorum. gitmek istiyorum. her şeyi bırakıp gitmek. geçmişi ve şimdiyi ve geleceği. </span></span></div>
<div class="p2">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><span class="s1"></span><br /></span></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">çünkü saçıma taktığım ışık çubuklarının ışığıyla geleceği göremiyorum. önümü göremiyorum. seni, hiç göremiyorum. sen doğru yolu seçerken, ben yanlış olana sapıyorum. ve herkes kaybediyor. ta ki biz, beklendiği gibi, unutana kadar. ve aslında kimse unutmuyor.</span></span></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span></span></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">çünkü unutmak istemiyoruz geçmişi. geçmişte yaptığımız hataları ve yapmadığımız 'keşke'leri. farklı öznelerle kurmaya çalışsak da cümleleri, hiçbirisi gerçekmiş gibi tınmıyor kulakta. ve hiçbiri yaşadığımız gerçekliğin ölçülerine uymuyor.</span></span></div>
<div class="p2">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><span class="s1"></span><br /></span></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">çünkü insan çevresine bakınca ortalıkta kendinden parçalar görüyor. insan ağır ağır dağılıyor. bütün bunların bir anda, bir ışık çakımı hızında, gerçekleştiği düşünülürse, en iyisi o an’ı unutmak oluyor. o an’hayatının en güzel an’ı olsa da.</span></span></div>
<div class="p2">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><span class="s1"></span><br /></span></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">çünkü pek çok kez parmağımla kendi yaramı deşiyorum. daha fazla inanmak ve daha fazla tanımak için. aslında hepsi, daha fazlası için. yine de hiçbiri gerçek olmuyor. derinlemesine mutsuzluğuma bir yaprak daha düşüyor.</span></span></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span></span></div>
<br />
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">çünkü yaşayan her insan başına yaklaşık 14 ölü düşüyor. ve ben, her gün, o ölüleri gömüyorum.</span></span></div>
encirkiniguzellerinhttp://www.blogger.com/profile/16935913098253389568noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-307704209476212965.post-37671106004480960662014-12-20T22:34:00.002+02:002014-12-20T22:34:30.458+02:00olmayan’a olan derin tutku.*<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiaDgpvgi89II9rEKRg95YXcogCXQVk1qLETD8CSmC6caglsNClKhjj1eqpU8OuL_pjXPcHezSWlD9EjDLI6VOYE4Wd03_2V1kSGMttbqctG1PLgRgMUDlj0Gl5Zv-WfBPqH_Tf3Oa0y_Y/s1600/fakat-mu%CC%88zeyyen-bu-derin-bir-tutku.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiaDgpvgi89II9rEKRg95YXcogCXQVk1qLETD8CSmC6caglsNClKhjj1eqpU8OuL_pjXPcHezSWlD9EjDLI6VOYE4Wd03_2V1kSGMttbqctG1PLgRgMUDlj0Gl5Zv-WfBPqH_Tf3Oa0y_Y/s1600/fakat-mu%CC%88zeyyen-bu-derin-bir-tutku.jpg" height="225" width="400" /></a></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span></span></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">kadın ve adam diyorlar onlara. ama nereden baksan insanlar. hepsinin kırılganlıkları, mutlulukları, kırgınlıklarından doğan öfkeleri, acıları, tatsızlıkları, gerçekleri ve hayalleri var. geçmişleri ve gelecekleri. geçtikleri yolları ve gelecekleri evleri var. </span></span></div>
<div class="p2">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><span class="s1"></span><br /></span></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">ama bazen bir şey oluyor. hep oluyor. geçilen yollarda şeritler çizilmemiş oluyor, örneğin. veya öyle net çiziliyor ki bir daha geçilmek istenmiyor o yoldan. zaten yol, her geçişte farklılaşıyor. bir taş bile yerinden oynasa, geçilen yol, geçilecek yolla aynı olmuyor.</span></span></div>
<div class="p2">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><span class="s1"></span><br /></span></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">veya bir şey oluyor. ki hep oluyor. gelinecek evler yanıyor, örneğin. veya öyle şekillendiriliyor ki için aslında hiç gelinmesin isteniyor o eve. zaten ev, kapıyı her açışta farklılaşıyor. aralık camdan giren rüzgarla bir toz bile yerinden oynasa, gelinecek ev, aynı ev olmuyor.</span></span></div>
<div class="p2">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><span class="s1"></span><br /></span></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">yollar ve evler şimdiki zamana hükmetmediğinde işler tersyüz oluyor.</span></span></div>
<div class="p2">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><span class="s1"></span><br /></span></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">işler tersine döndüğünde karışıyor kafalar. zaten kafası karışık olan kadınlar, kendi doğrularınca yanlışlar yaparken, bir de yanlış zamanda buluyorlar kendilerini. başkasının doğruları içinde. o doğrulara ve gerçeklere yaklaştıkça uzaklaşıyor kadın içinden. işte kırılma burada yaşanıyor. karar anı; evet mi, hayır mı? sevmek mi, vazgeçmek mi? kalmak mı, gitmek mi? ilkleri seçenler değil; fakat ikinciler, bazen arkadan ışık gelmesiyle, bazen fotoğrafın kenarlarının flulaşmasıyla bir var ama aslında ‘hiç yok’ oluyorlar. işler tersine dönüyor.</span></span></div>
<div class="p2">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><span class="s1"></span><br /></span></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">kendi yalın ayaklarıyla duruyorlar karşılarında. öyle sanki duyguları yokmuşçasına. yine de sarılmayı, sevmeyi ve sevişmeyi bilerek. ihtiyaç duydukları için değil, istedikleri için. vazgeçerlerse gidebileceklerini bildikleri için. hiçbir zaman(a) ait değillermiş gibi. yetişecek hiçbir yerleri yokmuş gibi. öylece duruyorlar karşılarında.</span></span></div>
<div class="p2">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><span class="s1"></span><br /></span></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">kendi yalnızlığından kendine saray yapmış adamların karşılarında. ‘aşk nedir?’in cevabını bulmak için rüzgarı kendinden menkul bir uçurtmaya takılan. hakkı yenmiş bir çocuk edasıyla sonsuza dek bir şeylerden kaçıp sonsuza dek bir şeylerin peşinden koşabilen. geriye doğru koştuğu için hep çocuk kalan.</span></span></div>
<div class="p2">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><span class="s1"></span><br /></span></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">büyümek için ikinci şıkkı seçen kadınlara ihtiyacı olan.</span></span></div>
<div class="p2">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><span class="s1"></span><br /></span></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">arif’in müzeyyen’e olan tutkusu gibi. </span></span></div>
<div class="p2">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><span class="s1"></span><br /></span></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">*</span></span></div>
<br />
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">ona bir nevi ‘orada olmayan adam’ diyorlar; ama adam mı orada yok gerçekten, yoksa kadın mı hiç olmamış?</span></span></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span></span></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span></span></div>
<div class="p1">
<span class="s1"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: x-small;">*bu yazı 20.12.2014 tarihinde <a href="http://www.trendus.com/blog/zeynep-ozar/yorumlar/4040/olmayana-olan-derin-tutku.html" target="_blank"><span style="color: #990000;">trendus.com</span></a>'da yayınlanmıştır.</span></span></div>
encirkiniguzellerinhttp://www.blogger.com/profile/16935913098253389568noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-307704209476212965.post-14987868491006465692014-12-18T12:37:00.000+02:002014-12-18T14:36:30.549+02:00i know it’s over. -morrissey*<div class="Body">
<span style="font-family: 'Trebuchet MS', sans-serif;"></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhr2306W31L9a-vmuEL0Nuka1zUZHucQUES5wteP-zajk7ENBsiLjsGVXETyIUeUcLv-e_U9oTjyJ8CfTIlQQysWgNdzuOr-rb9zYhwW5MDvB1v0g9LILIOz95qiLHBmjUwYAnRfurky7k/s1600/morrissey_istanbul_01.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhr2306W31L9a-vmuEL0Nuka1zUZHucQUES5wteP-zajk7ENBsiLjsGVXETyIUeUcLv-e_U9oTjyJ8CfTIlQQysWgNdzuOr-rb9zYhwW5MDvB1v0g9LILIOz95qiLHBmjUwYAnRfurky7k/s1600/morrissey_istanbul_01.jpg" height="260" width="400" /></a></div>
<br />
<div class="Body">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">g<span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">ü</span>nlerden <span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">‘</span>fark etmez<span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">’</span>.
saat, hava karanl<span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">ığı</span>. belki de erken. <span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">çü</span>nk<span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">ü</span> hava
art<span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">ı</span>k hep karanl<span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">ı</span>k. hep ya<span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">ğ</span>mur ya<span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">ğı</span>yor
ve so<span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">ğ</span>uk. o kadar ki oldu<span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">ğ</span>umuz yerde iki saniye dursak tepeden
ayakucuna, a<span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">ğ</span>l<span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">ı</span>yoruz. yetmedi<span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">ğ</span>i gibi ko<span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">ş</span>uyoruz.
ad<span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">ı</span>m ba<span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">şı</span> mutsuzluk. her damlada depresyon.
sanki ingiltere. adeta manchester.<o:p></o:p></span></div>
<div class="Body">
<br /></div>
<div class="Body">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">sene 1959. g<span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">ü</span>nlerden 22 may<span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">ı</span>s. do<span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">ğ</span>umundan
k<span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">ı</span>sa s<span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">ü</span>re <span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">ö</span>nce dublin<span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">’</span>den
ingiltere<span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">’</span>ye g<span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">öç</span> eden bir ailede annesiyle daha yak<span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">ı</span>n
ve fakat babas<span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">ı</span>yla daha mesafeli bir <span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">ç</span>ocuk. 60<span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">’</span>lar<span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">ı</span>n
<span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">ü</span>nl<span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">ü</span> kad<span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">ı</span>n <span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">ş</span>ark<span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">ı</span>c<span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">ı</span>lar<span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">ı</span>n<span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">ı</span> dinlemeyi
ve oscar wilde okumay<span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">ı</span> seven bir <span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">ç</span>ocuk. kendini hep
yaln<span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">ı</span>z hisseden ve depresyonu i<span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">ç</span>in erken ya<span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">ş</span>ta
re<span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">ç</span>eteli ila<span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">ç</span> kullanan huzursuz bir ruh. ruhunu m<span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">ü</span>zikle
doyuran bir adam.<o:p></o:p></span></div>
<div class="Body">
<br /></div>
<div class="Body">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">ö</span>yle ki 1983 senesinde mutlak yaln<span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">ı</span>zl<span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">ığı</span> sat<span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">ı</span>rlara
d<span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">ö</span>kerek <span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">‘</span>hand in glove<span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">’</span> par<span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">ç</span>as<span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">ı</span>n<span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">ı</span> yaz<span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">ı</span>yor.
<o:p></o:p></span></div>
<div class="Body">
<br /></div>
<div class="Body">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">çü</span>nk<span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">ü</span> kimsenin sahip olamayaca<span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">ğı</span> bir
<span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">ş</span>eye sahip.<o:p></o:p></span></div>
<div class="Body">
<br /></div>
<div class="Body">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">steven patrick morrissey.<o:p></o:p></span></div>
<div class="Body">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhkIdLYcwa_3w0QoQIf6rC_EJ60-lnTdJM_huiQYbwpFrPA_M3BeVV5xSorD44ithyaAIavVdd3OcJCWY8R9yV0SHcbXTSTQUxEPEG6GDg35S2O-_Sn7k_eCvSNdXoFt0UBpsIYsbG7Zq4/s1600/morrissey_istanbul_02.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhkIdLYcwa_3w0QoQIf6rC_EJ60-lnTdJM_huiQYbwpFrPA_M3BeVV5xSorD44ithyaAIavVdd3OcJCWY8R9yV0SHcbXTSTQUxEPEG6GDg35S2O-_Sn7k_eCvSNdXoFt0UBpsIYsbG7Zq4/s1600/morrissey_istanbul_02.jpg" height="213" width="400" /></a></div>
<div class="Body">
<br /></div>
<div class="Body">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">moz.<o:p></o:p></span></div>
<div class="Body">
<br /></div>
<div class="Body">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">d<span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">ü</span>n gece <span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">üçü</span>nc<span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">ü</span> kez
istanbul<span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">’</span>dayd<span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">ı</span>. pozitif live <span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">ö</span>nc<span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">ü</span>l<span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">üğü</span>nde
volkswagen arena<span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">’</span>dayd<span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">ı</span>. t<span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">ü</span>m
k<span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">ı</span>r<span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">ı</span>lganl<span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">ığı</span> ve
zarafeti ile sahnedeydi.<o:p></o:p></span></div>
<div class="Body">
<br /></div>
<div class="Body">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">ya<span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">ğ</span>mur ya<span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">ğı</span>yordu d<span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">ü</span>n
gece. morrissey; insanlarla değil fakat insanlara zarar veren
insanlarla, do<span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">ğ</span>aya zarar veren insanlarla, hayvanlara zarar veren
insanlarla, d<span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">ü</span>nyaya zarar veren insanlarla olan derdini ya<span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">ğ</span>d<span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">ı</span> o
gece <span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">ü</span>zerimize. davul sesleri ve <span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">ışı</span>k <span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">ç</span>ubuklar<span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">ı</span> e<span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">ş</span>li<span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">ğ</span>inde.
hala canl<span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">ı</span>l<span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">ığı</span>n<span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">ı</span> koruyan
<span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">ü</span>zg<span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">ü</span>n ve derin sesiyle. d<span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">ü</span>nyayla
olan t<span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">ü</span>m derdinin izini bir izci gibi s<span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">ü</span>rd<span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">ü</span> ve
d<span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">ö</span>kt<span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">ü</span> <span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">ö</span>n<span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">ü</span>m<span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">ü</span>ze.<o:p></o:p></span></div>
<div class="Body">
<br /></div>
<div class="Body">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">bir 'arkadaş' gibi dertleşti bizimle.<o:p></o:p></span></div>
<div class="Body">
<br /></div>
<div class="Body">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">ya<span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">ğ</span>mura <span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">çı</span>k<span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">ı</span>nca
<span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">ç</span>al<span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">ı</span>nmayanlar <span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">ç</span>al<span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">ı</span>nd<span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">ı</span> kula<span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">ğı</span>m<span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">ı</span>za.
eskilerden ne kald<span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">ı</span>ysa m<span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">ı</span>r<span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">ı</span>ldanmaya
ba<span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">ş</span>lad<span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">ı</span>k i<span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">ç</span>ten d<span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">ış</span>a.
davul seslerine e<span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">ş</span>lik etti kalp vuru<span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">ş</span>lar<span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">ı</span>m<span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">ı</span>z.
ve araba farlar<span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">ı</span>na kar<span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">ış</span>t<span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">ı</span> <span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">ışı</span>k
<span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">ç</span>ubuklar<span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">ı</span>. bir izci gibi gittik ge<span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">ç</span>mi<span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">ş</span>imizin
izinden. bitti<span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">ğ</span>ini ve gitti<span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">ğ</span>ini bildi<span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">ğ</span>imiz g<span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">ö</span>lgelere
d<span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">ö</span>kt<span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">ü</span>k i<span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">ç</span>imizi. <o:p></o:p></span></div>
<div class="Body">
<br /></div>
<div class="Body">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">*<o:p></o:p></span></div>
<div class="Body">
<br /></div>
<!--[if gte mso 9]><xml>
<w:WordDocument>
<w:View>Normal</w:View>
<w:Zoom>0</w:Zoom>
<w:TrackMoves/>
<w:TrackFormatting/>
<w:PunctuationKerning/>
<w:ValidateAgainstSchemas/>
<w:SaveIfXMLInvalid>false</w:SaveIfXMLInvalid>
<w:IgnoreMixedContent>false</w:IgnoreMixedContent>
<w:AlwaysShowPlaceholderText>false</w:AlwaysShowPlaceholderText>
<w:DoNotPromoteQF/>
<w:LidThemeOther>EN-US</w:LidThemeOther>
<w:LidThemeAsian>JA</w:LidThemeAsian>
<w:LidThemeComplexScript>X-NONE</w:LidThemeComplexScript>
<w:Compatibility>
<w:BreakWrappedTables/>
<w:SnapToGridInCell/>
<w:WrapTextWithPunct/>
<w:UseAsianBreakRules/>
<w:DontGrowAutofit/>
<w:SplitPgBreakAndParaMark/>
<w:EnableOpenTypeKerning/>
<w:DontFlipMirrorIndents/>
<w:OverrideTableStyleHps/>
</w:Compatibility>
<m:mathPr>
<m:mathFont m:val="Cambria Math"/>
<m:brkBin m:val="before"/>
<m:brkBinSub m:val="--"/>
<m:smallFrac m:val="off"/>
<m:dispDef/>
<m:lMargin m:val="0"/>
<m:rMargin m:val="0"/>
<m:defJc m:val="centerGroup"/>
<m:wrapIndent m:val="1440"/>
<m:intLim m:val="subSup"/>
<m:naryLim m:val="undOvr"/>
</m:mathPr></w:WordDocument>
</xml><![endif]--><!--[if gte mso 9]><xml>
<w:LatentStyles DefLockedState="false" DefUnhideWhenUsed="true"
DefSemiHidden="true" DefQFormat="false" DefPriority="99"
LatentStyleCount="276">
<w:LsdException Locked="false" Priority="0" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" QFormat="true" Name="Normal"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="9" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" QFormat="true" Name="heading 1"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="9" QFormat="true" Name="heading 2"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="9" QFormat="true" Name="heading 3"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="9" QFormat="true" Name="heading 4"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="9" QFormat="true" Name="heading 5"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="9" QFormat="true" Name="heading 6"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="9" QFormat="true" Name="heading 7"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="9" QFormat="true" Name="heading 8"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="9" QFormat="true" Name="heading 9"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="39" Name="toc 1"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="39" Name="toc 2"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="39" Name="toc 3"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="39" Name="toc 4"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="39" Name="toc 5"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="39" Name="toc 6"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="39" Name="toc 7"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="39" Name="toc 8"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="39" Name="toc 9"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="35" QFormat="true" Name="caption"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="10" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" QFormat="true" Name="Title"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="1" Name="Default Paragraph Font"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="11" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" QFormat="true" Name="Subtitle"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="22" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" QFormat="true" Name="Strong"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="20" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" QFormat="true" Name="Emphasis"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="59" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Table Grid"/>
<w:LsdException Locked="false" UnhideWhenUsed="false" Name="Placeholder Text"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="1" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" QFormat="true" Name="No Spacing"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="60" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Light Shading"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="61" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Light List"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="62" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Light Grid"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="63" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium Shading 1"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="64" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium Shading 2"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="65" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium List 1"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="66" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium List 2"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="67" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium Grid 1"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="68" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium Grid 2"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="69" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium Grid 3"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="70" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Dark List"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="71" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Colorful Shading"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="72" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Colorful List"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="73" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Colorful Grid"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="60" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Light Shading Accent 1"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="61" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Light List Accent 1"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="62" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Light Grid Accent 1"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="63" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium Shading 1 Accent 1"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="64" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium Shading 2 Accent 1"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="65" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium List 1 Accent 1"/>
<w:LsdException Locked="false" UnhideWhenUsed="false" Name="Revision"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="34" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" QFormat="true" Name="List Paragraph"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="29" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" QFormat="true" Name="Quote"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="30" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" QFormat="true" Name="Intense Quote"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="66" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium List 2 Accent 1"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="67" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium Grid 1 Accent 1"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="68" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium Grid 2 Accent 1"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="69" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium Grid 3 Accent 1"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="70" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Dark List Accent 1"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="71" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Colorful Shading Accent 1"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="72" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Colorful List Accent 1"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="73" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Colorful Grid Accent 1"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="60" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Light Shading Accent 2"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="61" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Light List Accent 2"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="62" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Light Grid Accent 2"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="63" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium Shading 1 Accent 2"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="64" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium Shading 2 Accent 2"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="65" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium List 1 Accent 2"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="66" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium List 2 Accent 2"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="67" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium Grid 1 Accent 2"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="68" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium Grid 2 Accent 2"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="69" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium Grid 3 Accent 2"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="70" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Dark List Accent 2"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="71" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Colorful Shading Accent 2"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="72" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Colorful List Accent 2"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="73" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Colorful Grid Accent 2"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="60" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Light Shading Accent 3"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="61" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Light List Accent 3"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="62" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Light Grid Accent 3"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="63" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium Shading 1 Accent 3"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="64" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium Shading 2 Accent 3"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="65" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium List 1 Accent 3"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="66" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium List 2 Accent 3"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="67" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium Grid 1 Accent 3"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="68" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium Grid 2 Accent 3"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="69" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium Grid 3 Accent 3"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="70" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Dark List Accent 3"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="71" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Colorful Shading Accent 3"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="72" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Colorful List Accent 3"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="73" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Colorful Grid Accent 3"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="60" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Light Shading Accent 4"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="61" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Light List Accent 4"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="62" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Light Grid Accent 4"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="63" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium Shading 1 Accent 4"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="64" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium Shading 2 Accent 4"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="65" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium List 1 Accent 4"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="66" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium List 2 Accent 4"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="67" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium Grid 1 Accent 4"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="68" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium Grid 2 Accent 4"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="69" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium Grid 3 Accent 4"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="70" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Dark List Accent 4"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="71" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Colorful Shading Accent 4"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="72" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Colorful List Accent 4"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="73" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Colorful Grid Accent 4"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="60" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Light Shading Accent 5"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="61" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Light List Accent 5"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="62" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Light Grid Accent 5"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="63" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium Shading 1 Accent 5"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="64" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium Shading 2 Accent 5"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="65" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium List 1 Accent 5"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="66" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium List 2 Accent 5"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="67" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium Grid 1 Accent 5"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="68" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium Grid 2 Accent 5"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="69" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium Grid 3 Accent 5"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="70" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Dark List Accent 5"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="71" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Colorful Shading Accent 5"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="72" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Colorful List Accent 5"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="73" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Colorful Grid Accent 5"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="60" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Light Shading Accent 6"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="61" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Light List Accent 6"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="62" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Light Grid Accent 6"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="63" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium Shading 1 Accent 6"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="64" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium Shading 2 Accent 6"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="65" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium List 1 Accent 6"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="66" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium List 2 Accent 6"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="67" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium Grid 1 Accent 6"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="68" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium Grid 2 Accent 6"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="69" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium Grid 3 Accent 6"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="70" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Dark List Accent 6"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="71" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Colorful Shading Accent 6"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="72" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Colorful List Accent 6"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="73" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Colorful Grid Accent 6"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="19" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" QFormat="true" Name="Subtle Emphasis"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="21" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" QFormat="true" Name="Intense Emphasis"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="31" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" QFormat="true" Name="Subtle Reference"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="32" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" QFormat="true" Name="Intense Reference"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="33" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" QFormat="true" Name="Book Title"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="37" Name="Bibliography"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="39" QFormat="true" Name="TOC Heading"/>
</w:LatentStyles>
</xml><![endif]-->
<!--[if gte mso 10]>
<style>
/* Style Definitions */
table.MsoNormalTable
{mso-style-name:"Table Normal";
mso-tstyle-rowband-size:0;
mso-tstyle-colband-size:0;
mso-style-noshow:yes;
mso-style-priority:99;
mso-style-parent:"";
mso-padding-alt:0cm 5.4pt 0cm 5.4pt;
mso-para-margin:0cm;
mso-para-margin-bottom:.0001pt;
mso-pagination:widow-orphan;
font-size:10.0pt;
font-family:"Times New Roman";
border:none;}
</style>
<![endif]-->
<!--StartFragment-->
<!--EndFragment--><br />
<div class="Body">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">birer hi<span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">ç</span> kimse olarak ayr<span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">ı</span>ld<span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">ı</span>k
d<span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">ü</span>n gece oradan. birbirimizi muhtemelen bir daha hi<span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">ç</span> g<span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">ö</span>rmeyecekmi<span style="mso-ascii-font-family: "Arial Unicode MS"; mso-hansi-font-family: Helvetica;">şç</span>esine.</span><o:p></o:p></div>
<div class="Body">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span></div>
<div class="Body">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span></div>
<div class="Body">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: x-small;">*bu yazı 18.12.2014 tarihinde <a href="http://www.trendus.com/blog/zeynep-ozar/yorumlar/4038/i-know-its-over--morrissey.html" target="_blank"><span style="color: #990000;">trendus.com</span></a>'da yayınlanmıştır.</span></div>
encirkiniguzellerinhttp://www.blogger.com/profile/16935913098253389568noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-307704209476212965.post-27867347721199746522014-12-12T22:52:00.003+02:002014-12-26T17:11:03.922+02:00but I've been turned around, I was upside down.<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjFljmxOYwAkmUjXxl8hIteXyFfrm7_VncFLFRXgETG6K7n17SLgdTvOTZgmxEJQ_TMerrDJkasg1B5nrT5b7TqPpOFX5VAXZWUpGtMllOfrLmhMwigTsn4QxcITEV3cOPFVngZoj5pKvU/s1600/Screen+Shot+2014-12-12+at+22.50.22.png" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjFljmxOYwAkmUjXxl8hIteXyFfrm7_VncFLFRXgETG6K7n17SLgdTvOTZgmxEJQ_TMerrDJkasg1B5nrT5b7TqPpOFX5VAXZWUpGtMllOfrLmhMwigTsn4QxcITEV3cOPFVngZoj5pKvU/s1600/Screen+Shot+2014-12-12+at+22.50.22.png" height="288" width="400" /></a></div>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><span style="background-color: white; color: #222222;"><br /></span></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><span style="background-color: white; color: #222222;">eski bir koltukta boylu boyunca uzanıyorsun. kadife bir koltuk. biraz tozlu. aslında her şey tozlu bu evde. soluduğumuz hava bile. boynunda bir yavru kedi. öptüğümde böcekler olan boynunda yavru bir kedi uyuyor şimdi. dudağının kenarı kelebek kanadı gibi kıvrılmış.</span><br style="background-color: white; color: #222222;" /><br style="background-color: white; color: #222222;" /><span style="background-color: white; color: #222222;">eski bir ev burası. ahşabın kokusunu alabiliyorum. bizim ev değil. nasıl ve ne zaman geldik, bilmiyorum. belki de hep orada asılı kaldık. bilmiyorum. etrafı pek seçemiyorum. dedim ya, havada asılı olan toz taneciklerini görebiliyorum. arkadaki pencereden güneş ışığı sızıyor.</span><br style="background-color: white; color: #222222;" /><br style="background-color: white; color: #222222;" /><span style="background-color: white; color: #222222;">eski bir bahçeye bakıyor evin arkası. orada da yıkık dökük başka bir ev var. kapısının önündeki yağmurdan erimiş ve akşam güneşiyle kurumuş kartonu görünce hatırlıyorum kedileri. bir diğeri ayağıma sürtünüyor.</span><br style="background-color: white; color: #222222;" /><br style="background-color: white; color: #222222;" /><span style="background-color: white; color: #222222;">uyanıyorum sonra. o kadar gerçek ki, sanki hiç yaşanmamış gibi. nerede olduğumu anlayamıyorum bir an. anladığımda da ağlamaya başlıyorum. hatırladıkça daha çok. içimin uyuştuğunu hissediyorum.</span><br style="background-color: white; color: #222222;" /><br style="background-color: white; color: #222222;" /><span style="background-color: white; color: #222222;">saate bakıyorum. 05:53. tekrar uyuyamıyorum. bütün gün tozlu bir hava soluyorum. çalıştığım masaya toz yağıyor. göz gözü görmüyor. gözüme bir şey takılıyor sonra. istanbul modern'in doğum günü. 10. yılı. bir tek doğum günlerini önemsiyorum. gülümsüyorum. dudağımın kıvrımı çillerimi ortaya çıkarıyor. hatırlıyorum.</span><br style="background-color: white; color: #222222;" /><br style="background-color: white; color: #222222;" /><span style="background-color: white; color: #222222;">*</span><br style="background-color: white; color: #222222;" /><br style="background-color: white; color: #222222;" /><span style="background-color: white; color: #222222;">son umuttu bu. 'belki'nin dayanılmaz heyecanı. hep yüksek. çünkü daha yükseği yok. hep emin. çünkü bir kere emin oldu. hep hasarlı. çünkü bir kere kırıldı bütün kemikleri.</span><br style="background-color: white; color: #222222;" /><br style="background-color: white; color: #222222;" /><span style="background-color: white; color: #222222;">bu sınırlarda ona hayat yok artık. son umudunu da cam bir fanusa koyup bir apartmanın çatısından aşağı bıraktı. buzla kum oldu her yer. tozlar havada asılı kaldı.</span></span>encirkiniguzellerinhttp://www.blogger.com/profile/16935913098253389568noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-307704209476212965.post-19489839370938864342014-12-08T20:56:00.000+02:002014-12-09T09:16:47.397+02:00you are the fire | i am the ocean.<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhven3ayQ58nOCEsO9loTHhmZ3xcUyepXY008oT4l1zkr-slSWt0anAsM92eFU38jAr0tIDXAWs6OlBF8SErO16xurxRdAi-5uRS633r7mg9MGX720zbAhAglc1AeG249694LQp2eUmPKM/s1600/tumblr_nd1fpsh05u1rn12fjo1_1280.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhven3ayQ58nOCEsO9loTHhmZ3xcUyepXY008oT4l1zkr-slSWt0anAsM92eFU38jAr0tIDXAWs6OlBF8SErO16xurxRdAi-5uRS633r7mg9MGX720zbAhAglc1AeG249694LQp2eUmPKM/s1600/tumblr_nd1fpsh05u1rn12fjo1_1280.jpg" height="265" width="400" /></a></div>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">yine aynı yerdeyiz. herkesin bizi bıraktığı o yerde. aynı sehpanın etrafındayız yine.</span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">kapı açılmış. hayatlarımıza biri girmiş. anahtarlar sıkışmış minderlerin arasına. kapı kapanmış. birileri hayatımızdan çıkmış. siyah torbayla gelen kasa fişleri kalmış geride.</span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">konuşmuşuz. günler ve geceler devirmişiz. kadehler, şişeler ve nefesler arasında. biri bitmeden diğerini doldurup söndürmüşüz. kadehleri devirip şişeleri kapının önüne bırakmışız kilitlemeden önce.</span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">her gelen bir şey bırakmış sehpaya. kimi hikayeler boş paketlerin altında kalmış. şehir çöplüğünde yakılıp havanın gri şeridine takılmış. her gün bile isteye solumuşuz kendi hikayemizi. ciğerlerimiz su toplamış.</span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">kiminin ucunu biz yakmışız. yatarken söndürüp, elektriklerin kesik olduğu başka bir geceye bırakmışız sonunu. karanlıkta anlatılan hikayelerden değil, fakat kendi neşemizden korkmuşuz; kendi hapşırmasından korkan yavru kedi gibi.</span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">kimini buruşturup küllüğe atmışız. yanan bir sigaranın ateşiyle kızmış, keskin bir koku asmış salonun ortasına. gitsin diye camı açmışız. üzerine sindi mi bütün kış saçlarını ve kıyafetlerini rahat bırakmayan bir koku çökmüş içimize. </span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">kiminin yangını yeni sönmüş. son nefesimizde kurtarmışız birbirimizi zehirlenmekten. yine ölmediğimiz bir hayattan çıkıp o sehpanın etrafında soluklanmışız. her şey kül olana kadar izleyip, içimizdeki enkazdan arta kalanlara bakmışız. ise bulanmış ellerimizle sarılmışız birbirimize. göz yaşlarımızla silmişiz yaralarımızı, daha çabuk iyileşir diye.</span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">kimi anların kıvılcımını havada yakalamışız ev tutuşmasın diye. elimizde inceden bir yanık izi. diğer izlerin arasında kaybolup gidecek cinsten. değil kabuk bağlamak, su bile toplamadan tükürükle iyileşmiş bile.</span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">kimi anları anlamlandırmışız bir kıvılcım çakımı hızında. kelimelere döküp baş köşedeki mantık çerçevesinin içine yerleştirmişiz diğerlerinin yanına. resim bir türlü tamamlanmamış. daha çok düşünüp, daha çok yanmışız.</span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">heyecanla anlattığımız hikayeleri kursağımıza düğümleyip bırakmışız. birkaç yutkunamamışız belki. yine de sert bir içkiyle temizlemişiz genzimizi. daha sert, yine de daha derin çıkmış sesimiz her kırılan hayalden sonra.</span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">kimi hikayeleri tutuşturmadan önce bir sigara yakmışız. dumanına asmışız kendimizi sonunu önden görmek için. sonları başa alıp izlemişiz hikayemizi. kundakçının kim olduğunu bir türlü öğrenememişiz.</span>encirkiniguzellerinhttp://www.blogger.com/profile/16935913098253389568noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-307704209476212965.post-36992128623398323892014-11-24T22:44:00.001+02:002014-11-24T22:44:09.187+02:00gravity always wins.<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEilFRJZsf8E-bjVs60vUTbLxgTbXbtLj03soOVerGOfe2SEe5kXMJwz2VssyD7tGC5E-mOZGGiCxTG-dChyphenhyphenbSH8fGgGkddOrXPJPR2cLqjYmW-hd6DvmER-KyrsJ3W0LKbr-9xj2earORg/s1600/tumblr_mw2ahcq3lZ1rpowflo1_1280.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEilFRJZsf8E-bjVs60vUTbLxgTbXbtLj03soOVerGOfe2SEe5kXMJwz2VssyD7tGC5E-mOZGGiCxTG-dChyphenhyphenbSH8fGgGkddOrXPJPR2cLqjYmW-hd6DvmER-KyrsJ3W0LKbr-9xj2earORg/s1600/tumblr_mw2ahcq3lZ1rpowflo1_1280.jpg" height="265" width="400" /></a></div>
<br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><span style="background-color: white; color: #222222;">bir sabah. her sabah, bazen akşam. bir keresinde sokakta. </span><span style="background-color: white; color: #222222;">gözünün ulaştığı yerde. gözlerinin içinde biriktiriyorsun söyleyeceklerini. bir esnemeyle dağılıyor uykun. durağa gelmişsin. yollar ayrılıyor. ne düşüneceğini ne hissedeceğini bilmiyorsun. </span><span style="background-color: white; color: #222222;">adı yok. </span><span style="background-color: white; color: #222222;">adı metrodaki çocuk. </span><span style="background-color: white; color: #222222;">salondaki sehpanın ortasına bırakıyorsun. gidip geldikçe yakıyorsun ucundan. bitmiyor. samsun 216 gibi. bıraktığında orada kalacağını biliyorsun. nerden biliyorsun? ya kalmazsa? </span></span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><span style="background-color: white; color: #222222;"><br /></span></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><span style="background-color: white; color: #222222;">*</span></span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><span style="background-color: white; color: #222222;"><br /></span></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><span style="background-color: white; color: #222222;">ayrılan yolların kesiştiği bir paralel var. apartman boşluklarından ve ışık çubuklarından geçen. paralellerin de kesiştiğini biliyorsun. sonsuz boşlukta teğet geçen onca şeyin arasından bir şey kesiyor gözlerini ve göğüs kafesini. serbest kalıyor bütün kuşlar ve içindeki diğer tüm hayvanlar.</span></span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><span style="background-color: white; color: #222222;"><br /></span></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><span style="background-color: white; color: #222222;">*</span></span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><span style="background-color: white; color: #222222;"><br /></span></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><span style="background-color: white; color: #222222;">hayvanları her zaman daha çok sevdin zaten. çünkü insanlar kötü, biliyorsun. kendinden biliyorsun. istemedenler'i bir kenara bıraksan kötü bir insan sayılmazsın aslında. yine de insanlığın bu dünyanın başına gelebilecek en kötü şey olduğunu bilecek kadar insansın. bundan kaçamayacağını bilecek kadar da. olduğun yerden kaçmak istiyorsun o yüzden. oturduğun her masaya bırakıyorsun biletini. tek yön, diyorsun. dönüş yok.</span></span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><span style="background-color: white; color: #222222;"><br /></span></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><span style="background-color: white; color: #222222;">*</span></span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><span style="background-color: white; color: #222222;"><br /></span></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><span style="background-color: white; color: #222222;">dönüp geriye bakmıyorsun artık. arkada bir şey kalmadı. yazdıkların zaten üzerinde. her şey kristal beyazlığında. bir o kadar da parçalı. paramparça olmuş hikayenin ucundan yakıyorsun ara sıra. arap kağıdı inceliğinde bir leke bırakıyor parmaklarında. diğerlerinin arasında dağıtıyorsun. diğer parmaklarına da eşit dağıtıyorsun geçmişi. gri bir toz karışıyor havaya.</span></span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><span style="background-color: white; color: #222222;"><br /></span></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><span style="background-color: white; color: #222222;">*</span></span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><span style="background-color: white; color: #222222;"><br /></span></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><span style="background-color: white; color: #222222;">siyahın ve beyazın ortasında dalgalanan bir renge dönüşüyorsun. köşelerine yaklaştıkça parmak uçların yanıyor. yazamıyorsun. hikayen yarım kalıyor. her anlatışta daha çok kısalıyor. kısaldıkça uzuyor gölgesi. bir şehir efsanesi gibi yayılıyor dudaktan kulağa. ara sıra tıkıyorsun kulaklarını. çünkü hiçbir hikaye mükemmel değil. o sırada bir şey takılıyor dudaklarına. sen yedikçe iyileşiyor onlar yine de. iyiyim aslında, dediğinde kapı kapanıyor. yağmur dışarıda kalıyor.</span></span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><span style="background-color: white; color: #222222;"><br /></span></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><span style="background-color: white; color: #222222;">*</span></span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><span style="background-color: white; color: #222222;"><br /></span></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><span style="background-color: white; color: #222222;">yağmurlu geçen bir yazın sabahları, sertleşecek bir kışı çağırıyor. yerin yedi kat altından ve senin içinden bir metro geçiyor. boya kalemleri ve bilet, diye yokluyorsun ceplerini. neyin varsa orada. geride bir şey kalmıyor. hayat, oluyor.</span></span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><span style="background-color: white; color: #222222;"><br /></span></span>encirkiniguzellerinhttp://www.blogger.com/profile/16935913098253389568noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-307704209476212965.post-63712732737279093572014-11-11T23:21:00.000+02:002014-11-11T23:21:05.474+02:00catnip.<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjZuUcJ1302VWLuLWsqJQ4YBojvk5Zf7_Mer7Vh4IDWLpKBtTfwr08TxTId1XA7HAYv94mauKFGPn3AQVXiu0J6DlTApD9L50iVQbHdZxcORNOeAWjAQr9ClXvRPrr_YhK6b5ZDeT2G_K4/s1600/tumblr_ndwzue2Umh1shao85o1_1280.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="266" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjZuUcJ1302VWLuLWsqJQ4YBojvk5Zf7_Mer7Vh4IDWLpKBtTfwr08TxTId1XA7HAYv94mauKFGPn3AQVXiu0J6DlTApD9L50iVQbHdZxcORNOeAWjAQr9ClXvRPrr_YhK6b5ZDeT2G_K4/s400/tumblr_ndwzue2Umh1shao85o1_1280.jpg" width="400" /></a></div>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">bazen hayat en beklemediğin yerinden gelir. uzun zaman sonra yazmaya başladığın an, göğüs kafesine oturan kedi gibi. kalkmasını istemezsin. çünkü sıcaktır. ısıtır. duygularına dokunur en nihayetinde. ama kalkmazsa da yazamazsın. çünkü sen hareket ettikçe rahatsız olduğunu hissedersin. kıyamazsın yazmaya. </span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">durmayı ve nefesini dinlemeyi tercih edersin.</span>encirkiniguzellerinhttp://www.blogger.com/profile/16935913098253389568noreply@blogger.com0