bu sabah uykuya ne kadar hasret kaldığımı fark ettim. öyle uzun ve deliksiz uyumuşum ki ne baş ağrısı ne yorgunluk kalmış bünyede. 10'da uyanmak ne büyük bir lüksmüş hele ki yarın sabah çekime gitmek için sabahın -hem de pazar sabahının- köründe kalmak zorundaysam. ve bu sabah bir şeyi daha fark ettim; yeni'ye ne kadar aç olduğumu. sağı solu kurcalarken bir sürü yeni albüm haberine denk geldim hepsi de eylül ve ekimi işaret eden. the kooks'tan tut da radiohead remixine kadar. belirtilen çıkış tarihlerini bir yere not ederken içime bir acaba düştü ve torrent'i kurcalamaya başladım. "acaba daha erken düşmüşler midir?" cevap net. hayır. bekleyeceğiz. bekleriz. tabi konu müzik olunca konsere gitmeyi ne kadar özlediğimi de fark ettim. büyük ev ablukada'dan sesli davetiye maili gelmiş. dinlerken istemsiz bir gülümseme yayıldı yüzüme. hafta içi babylon'dan gelen haberler de bir hayli keyif verici olsa da düğmeye eylül'de basmaya kesin olarak karar verdim. o soundgarden'a gidilecek. hatta belki nouvelle vague ile röportaj bile yapılacak. bir taşla iki, üç, dört... varsa sormamı istediğin bir soru, ıslık çalman yeter biliyorsun. okuma faslın bittiyse videoyu da izleyebilirsin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder