eloise: i remember everything.
her gün bir dolu an saklar içinde. gözünü yeni bir güne her açtığında, neyle karşılaşacağını bilmeksizin kalkarsın o yataktan. nefes al. nefes ver. zamanın nasıl geçtiğini anlamaksızın yine başladığın yere döndüğünde bütün bir günün ağırlığını pay edersin hücrelerine. ve düşünürsün. o anları kırpa kırpa, bir filmin negatifi gibi, parça parça eklersin geçen diğer günlerin yanına. kimisi uzun, kimisi kısa. sesleriyle, kokularıyla, kelimeleriyle koyar kaldırırsın aklının kutusuna. bir gün bir an gelir ve eskilerden bir negatifi çıkartıp koyar önüne. kimisi de olduğu yerde tozlanır, sen fark etmediğin sürece de üzeri kapanmaya devam eder. yine de birikir, birikir. kutu üstüne kutu eklersin aklının boşluklarına. ne o negatifler eksilir ne de sığmaz olursun boşluklarına.
hiç yok olmaz ya o anılar, sahi insan nasıl yaşar o anların ağırlığıyla?
uyuyunca geçer, dedikleri bu mudur? insanın hafiflemesi midir yaşadıklarından yoksa her rüyada daha çok yer açabilmek midir yeni anlara? yükünü sırtlanmışsan bir kere, her uyanışında daha derin nefesler alabiliyorsundur belki de. her günün gecesinde toparladığın film şeritlerini özenle yerleştiriyorsundur yerlerine. bir gün bir sesle, bir kokuyla, bir kelimeyle geri çağırmak üzere.
unutmak için değil, daha iyi hatırlamak için uyur insan.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder