bazı kadınların ilk çocukları, sevgilileridir.
bu öyle bir sevgidir ki kadın ellerini verir önce adama, gözlerini ve sonra kelimelerini. adam kadının elleriyle dokunur. dokundukça şekillenir etrafındaki cisimler. o cisimlere, kadının elleriyle şekil verir. sonra bir ayna gibi açılır önünde hayat. adam, kadının gözleriyle görür. kadının onu gördüğü gibi bakar hayata. tıpkı aynaya bakar gibi, kendine bir şekil verir. ve kelimeler dökülmeye başlar adamın içinden. dile geldiği her an kadından bir parçayı da bırakıverir havaya, kağıda. söylediği her sözde bir hecedir artık kadın.
ve sonra adam, gider.
yaşaması için gitmesi gerekir ya, giderken kadının ellerini, gözlerini ve kelimelerini de götürür yanında.
hani önce, tam olarak da gidilemez ya, kadın ellerini, gözlerini ve kelimelerini çekmez adamın üzerinden. farkında olmadan, kendinden parçalarla yarattığı çocuğun, onun elleriyle dokunan, onun gözleriyle bakan -baktığı aynada tam da kadının onu gördüğü gibi bir silüetle karşılaşan- ve onun kelimeleriyle konuşan çocuğun iyi olduğundan emin olmak ister bazen. en naif, en öfkeli, en mutlu ve en kızgın. her şeyiyle o olduğundan emin olmak.
ve sonunda kadın, gider. sevgilisine, ilk çocuğuna, bir veda bile etmeden.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder