12.7.13

not even close.


her şeyin başladığı yerde, her şeyi başlatan müzikle, her şeyin değiştiği ve hiçbir şeyin değişmediği bu yerde, kendimden yansıyan benle.

önümüz yine kapalı. yine denizi göremiyoruz ve göremediğimiz şeylerin hayalini bile kurmuyoruz. çünkü biliyoruz ki umut, sadece görüş açımızı buğulandıran, boğazımızı düğümlendiren bir boşluk. içi hiçbir zaman doldurulamayacak, koca bir boşluk.

geçmişi sıfırlayıp göğe metal plakaların arasından bakmak nasıl imkansızsa, çürüyen elleri ve kanayan bilekleri tekrar tutmak o kadar acı verici. göğe baktığında kendini görmekse bir o kadar umut verici. boşluk.

rüzgardan sallanan direklerin altında oturup, aslında hiçbir şeyin hiçbir zaman sabit kalmayacağını görüyorsun. göğe bakarken bile bakışların başka yansımalarla kesişiyor. yanılsamaların getirdiği umutla, o boşluk derinleşiyor. bile bile gelip oturduğun bir direğin altında, ne karşıyı ne de yukarıyı görebiliyorsun. yaslandığın direğin aslında ne kadar kolay yıkılabileceğini anlamak için yüzünü rüzgara dönmen yetiyor. bildiğin hiçbir şeyi unutamayacağın gibi, bilmediklerinin de teker teker üzerini çiziyorsun. hepsi gerçek, ve hiçbiri geçen 1 sene kadar değerli değil.

boğulmak üzereyken nefes almaya başladığım bu nokta, bana yine beni göstererek içimi acıtıyor. kalbin kapalı. kalbim açık. bağlandıkça daha çok kopup, daha çok sarıyor ve her sarılışında, daha da derinleşiyor.

ne bildiğin, ne gördüğün, ne düşündüğün. hepsi birer yanılsama. baktığında seni gösteren. baktıkça daha sert çarptığın, daha sert düştüğün, daha sert kırıldığın, daha sert parçalandığın. hiçbir şeyin hayalini kurmayıp, sadece olanın, olduğu kadarını ve belki daha fazlasını istediğin. sadece o an, onun olduğun, sadece o olduğun, bir yanılsama.

istemenin yerini teslim olmaya bıraktığı bu nokta, tüm yaraların iyileştiği, tüm kırıkların kaynadığı, tüm kirlerin temizlendiği, tüm çirkinliklerin güzelleştiği tek nokta. sorgulamadan ve bilinçsizce, yine kendinden en emin halinle olmak istediğin tek yer. dışarı adım attığın an, yine bir şeylerin yaralanacağını, kırılacağını, kirleneceğini ve çirkinleşeceğini bildiğin dünya üzerindeki en naif nokta.

daha iyi ve daha kötü zamanların yaşandığını bilsen de, bitmesini istemediğin o tek anın tekrar ve tekrar yaşandığı bir nokta. senden çarpıp bana, benden çarpıp sana ve birden çarpıp göğe karışan tüm umutların, hayallerin ve kırıkların parçalanıp bir araya toplandığı yeryüzündeki en temiz nokta.

asla kaybolmayacak ve silinmeyecek anların, anıların ve yansımaların karşılık bulduğu tek nokta.

yaslandığım direğin salınımıyla gerçekliğimi bırakıp kendimi göreceğim göğe bakıyorum. kendime çarpıp düşüyorum.

hala, bulunamayacağım tek nokta.


dünyayı senin yansımandan izlemeyi çok isterdim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder