7.12.13

it's not your fault. it's my own fault.


bu sıralar denizi daha çok düşünüyorum. normalde olsa gökyüzüne ve yıldızlara bakarken düşerdim. bu sıralar düşündükçe daha çok denize düşüyorum.

berrak bir su hayal ediyorum. öyle masmavi değil ama, daha koyu. kıyıya doğru köpürdükçe kumların grisini emen ve metalik bir renge dönüşen. metal kadar soğuk bir su.

ılık bir hava düşlüyorum mesela. ama soğuğa kıran bir ılıklık. belki üzerine ince bir hırka almanı gerektirecek kadar kırık bir ılık.

havanın yeni kararmakta olduğunu düşünüyorum. göz yakmayan bir parlaklıkla sönen bir güneşin aydınlattığı bir karanlık.

kumların ne kadar sık ve sıkı olduğunu geçiriyorum içimden. her adımda içine battığın ancak çıkmak için çok da çaba sarf etmediğin yumuşaklıkta kumlar. bastığın an ayak tabanlarını kavrayacak ancak zemini sarsmayacak kadar yumuşak.

hafif bir rüzgar hissediyorum mesela. kıyafetlerini ve saçlarını dalgalandıran, kollarını açtıkça parmaklarının arasından akan bir hafiflik.

en hafif halinle orada oturduğunu görüyorum bazen. dizlerini kollarınla sarmış uzaklara bakarken görüyorum seni. havaya astığın geçmişini ellerinle çözüp rüzgara bıraktığını ve dalıp her birini tek tek seyrettiğini. 

sonra ayağa kalkmak için destek aldığın elindeki kumları temizliyorsun. kıyafetlerini çıkartıp düzgünce katlayarak, oturarak iz bıraktığın kumlara yerleştiriyorsun hepsini. sonra kumların tabanlarını kavramasına izin veriyorsun. denize doğru. her adımda daha çok gözden kayboluyorsun. ta ki bir nokta olana ve havaya astığım geçmişimden bir parça olarak kalana dek.

gözden kayboluyorsun.

*

bunlar hep sevişemeyeceğimiz insanlara aşık olduğumuzdan.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder