27.12.13

she was using her imagination to live in these different conditions.


hediye almak konusunda çok başarılı olduğumu söyleyemem. yani daha önce hep istek hırsızlığı yaptım bile diyebilirim. bunun için sadece insanları iyi dinlemek yetiyor aslında. ne istediklerini bir şekilde, bir cümlenin içinden çıkartıp yakalayabiliyorsun. mesela şu sıralar seni de çok dinliyorum. yine de sana üzerinde grup baskısı olan bir tişört almak istemedim.

hediyenin, hediye alan kişiyi de yansıtması gerektiğine inanırım. mesela gerçekten inansam, sana en sevdiğin yemeği yapabilirdim. ama yemek yapma uzmanlığı bir başkasının tekelinde olduğu için, o topa girmek baştan kaybetmek demek. zaten yapsam da nerede yenecek ki? bahçe artık soğuk.

sanırım yapabildiğim en iyi şey yazı yazmak. eskiden resim yapardım. başkaları için de resimler yaptım. sanırım artık renklere inanmıyorum, o yüzden siyah ve beyaz dışında da üzerimde pek bir renk taşıdığım söylenemez.

evet, yazı yazmak diyordum. mesela şu an sana yazıyorum. daha önce okuyup okumadığını bilmiyorum. muhtemelen okumamışsındır. çünkü bunlar hiçbir zaman gülümseten türden şeyler olmadı. mesela sana her baktığımda gülümsemem gibi. burda daha önce hep hüznü çağrıştıran şeyler yazıldı; çekilen acılar, yoğun kalp ve hayal kırıklıkları gibi.

dün sayfalar arasında gezinirken bir kız çocuğunun fotoğrafına rastladım. haberi ilk kez haziran ayının ortalarında yapılmış. biz o sıralarda ölmekle meşgul olduğumuz için atlamışım. belki gördüm ve bir anlam ifade etmedi. çünkü ölürken bütün anlamların içi boşalır. haziran'da içimiz bomboştu.

dün bir filin hortumuna oturup ona sarılan bir kız çocuğunun fotoğrafını gördüm. sanırım beni artık sadece hayvanlar mutlu ediyor, ve belli insanlar. o kadar. mutlu olmak için ormanda yaşamaya başlamayı mı düşünmek gerekiyor, emin değilim. belki dediğin gibi, afrikaya gitmek. yine de hiçbir zaman o kız çocuğu kadar naif bir gülümsemeye sahip olamayacağımı düşünüyorum.

düşünüyordum aslına bakarsan, çünkü o fotoğrafa baktığım anla yüzüme yansıyan şeyin ne olduğunu anlamam arasında geçen saniyede aklıma sen geldin. bu kadar basit. ve naif.

şu sıralar hayatımda tuhaf şeyler oluyor. hayatımda ve hayatıma dahil olan insanların hayatlarında anlatılmaya başlandığı an anlamını yitirecek tuhaf bir bağ kuruldu. bu bağ o kadar güçlü ki, kendimi zayıf hissetmeme izin vermiyor. çözüldüğüm an toparlanacağımı biliyorum, çünkü o ipleri tutan birileri var, ve beni hiç yalnız bırakmıyorlar. neyse ki.

sanırım şu sıralar en zayıf olduğum konu sensin. çünkü sırf anlamını yitirmesin diye anlatmak bile istemiyorum. o tuhaf bağı ve duyguyu tarif edebilmeme imkan yok, sadece fotoğrafına bakabiliyorum. bir filin hortumuna oturup sarılan kız çocuğunun fotoğrafına.

aslında bu kadar basit. ve naif.


doğum günün kutlu olsun.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder