24.10.11
melancholia*
şu an dumanı tüten kahvemle karşına geçmemin sebebi az önce izlediğim film, melancholia. güneşin arkasına saklanmış, dünyaya çarpma ihtimali bulunan mavi gezegen. bir metafor. iki ayrı bakış açısı. melankolinin insanın ruhunu nasıl ele geçirdiğine dair kuvvetli senaryo, renk, ışık, müzik ve oyunculuk zinciri.
bir şeyi beğendiysem etkisinden çıkmam uzun sürer. etkisini kaybetmemesi için çaba da sarf ederim çoğu zaman. yine de kelimeleri seçmekte zorlanırım. bazen susmaktır en iyi anlatıcı. bazen de kırık dökük, devrik de olsa iki kelam etmektir hakkında. bu film de öyle işte. etkisinde kalmak için çok şey söylenmesi gereken yine de hakkını verecek doğru sıfatların bulunamadığı türden.
melankolik ruh halini gökyüzüne ithaf eden bir film melancholia. yüzünü mavi renge dönenlerin, güneşli bir günde kar yağdığına tanık olanların, reçeli kavanozun içinden parmaklayan veya farklı renkte paketlenmiş çikolataları "hangisi neli acaba" diye art arda yerken bir yandan da kahvesini yudumlayanların, kısacası melankolinin içine girdikten ve onu benliğine yedirdikten sonra onunla yaşamayı öğrenenlerin günlüğü gibi bir yerde.
gece gökyüzüne baktığında aydan başka bir ışık daha görenlerin günlüğü.
* bu yazının geliştirilmiş hali tramvayduragi.com'da yayınlanmıştır.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder