sırça fanus -s. 60- der ki:
birinden hiçbir şey beklemeyince asla düşkırıklığına uğramaz insan.ve brenda, six feet under'ın bir bölümünde şu tiradı atar:
you know, it's so sad that you can love somebody so much and have absolutely no idea what's going on in their head.sana da öyle gelmiyor mu? şu sıralar hayat hep dönüp dolaşıp expectations vs. reality mücadelesinde tıkanıp kalıyor. oyunu pause'a alıp beklemem gerektiğini adım gibi biliyorum, ama havalar da ısındı ya, kanım çok daha hızlı akıyor damarlarımda ve uzun süre sabit kaldığımda sıkılmaya başlıyorum. önce ellerimi koyacak bir yer bulamıyorum. daha sonra bacaklarımı sallamaya başlıyorum. sigara içmeyecek bile olsam bi' aşağıya inip hava almak ve dolanmak istiyorum. dört bir yanı cam olsa da kapalı yerlerde kalamıyorum. bu kapana kıstırılmışlık duygusu gibi, bahara hiç yakışmıyor. ve senin bunlar hakkında en ufak bir fikrin bile yok. ne hoş.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder