21.2.13
it won't ever be what we want.
salonun köşesinde biriken tozlarla yaşamayı öğreniyoruz. süpürgenin ulaşamadığı noktada, başka bir şeyin devreye girmesine izin vermiyoruz. açılan pencereden giren rüzgarın bile yerinden oynatmaya cesaret edemediği o anıları, seviyoruz.
acılarımızla yüzleşirken en büyük haksızlığı yine kendimize yapıyoruz. acımasızca saldırıyoruz benliğimize, sırf karşımızdakine zarar gelmesin diye. biz hala en çok o'nu seviyoruz.
üzüntümüzü hep en içimizde yaşayıp, bildiğimiz kadar susup, hissettiğimiz kadar saklanıyoruz. içimizdekileri saklayıp, dışımızdan renkli kurdeleler sarıyoruz karşımızdakilerin ellerine. en ufak bir kıpırtıyı bile yutkunarak bastırmaya çalışıyoruz. taşma noktasına geldiğimiz an, gözümüzü kapatıyoruz.
yaşadığımız kaosu bastıracak daha büyük ve daha şiddetli kaoslar yaratmayı deniyoruz. ilk adımda geri çekilip kendi dağınıklığımızda ve pisliğimizde boğulmaya devam ediyoruz. uzandıkça geriliyor, dokundukça acıyoruz.
bedenimize silinmeyecek izler bırakıyoruz. unutmadığımız gibi her an hatırlamak için elimizden geleni yapıyoruz.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
hatıralar hep baş köşede tutulmalı ama eskiyen tişörtlerin toz bezi yapılması gibi bazı hatıraların varlık sebepleri de zaman içinde tekrar değerlendirilmeli. geçmişi olduğu gibi korumak adına olan biteni kendi üzerine almak korkaklık. bugünden vazgeçmek gibi. halbuki yanlış yolda yürümek doğru yolda beklemekten iyidir. bunları yazan, ben, çantasında bir yabancının çorabı, hiçbir yere gidemeyen. olsun, yanlış olduğunu biliyorum.
YanıtlaSilgözümüz kapalı yürümeyi öğreneli çok oldu.
"bizim gibiler kendi kendini iyileştirmek zorundadır. kimse gerçekten yardıma ihtiyacımız olduğuna inanmaz."
YanıtlaSilo yol yanlış olsa da.
bir kere durursak tekrar devam edemeyeceğimizi bildiğimizden hep bütün çabamız. bu yüzden daima karmaşanın en orta yerinde olmak niyetindeyiz.
YanıtlaSilyaratılan kaos yeterince büyük olursa öncekinin yok olacağını kim söyledi bize? doğru değil. sadece artık sürecin bağımlısıyız.