Yüzler var. Gerçekle gerçek olamayacak kadar güzel olan
arasına sıkışmış. İdeal olanla var olan arasından bakan. Doğal güzelliği apaçık ortaya sererken
saklamayı da kendine görev edinen. Gözlerle insanı kendine bağlayan. Tanıdık ve
fakat başkalaşmış. Gerçek ve kurgu arasındaki gerginlik kadar donuk. Bakışlarla
kendini ifşa eden yüzler.
Gerçek ve kurgu arasındaki gerilim alanı beden, yeryüzü ve
şeylerin kesişme ilişkisi içinde kendini yaratan varlığın kendini sabitlediği
dünyada tezahür eder. Bu gerilim alanının yarattığı kabuk, sorunun cevapla,
ideal olanın var olanla, tanıdığın başka’yla kesiştiği yerdir. Anlam, bu
kabuğun yüzlere sarıldığı anda yaşanan gerilimde saklıdır.
Kusursuzluğu metafor, manipülasyonu anlatı olarak benimseyen
Oleg Dou, her an karşımıza çıkan ideal ve fakat yaşı, kimliği, duygusu tahmin
edilemeyen beden anlayışını ters yüz ediyor. Fotoğrafladığı güzel veya çirkin,
yine de yalın insanlara photoshop’la müdahale ederek onları sürreal bir
anlatıyla hikayeleştiriyor. Her an karşımıza çıkan, yapay güzellikle yan yana
gelen ve aslından bambaşka ‘şeyler’e dönüşen ideal algıya ustaca bir
eleştirellikle karşılık veriyor. Fotoğrafladığı yalın insanlar, mükemmelliğin
ve kusursuzluğun filtresinden geçip yüzlerindeki ifadesizliğe eriştiği an, gerçeklik
algımız ters yüz oluyor. İdealin aynılığının ve farklılığın değersizliğinin
karşısına yine benzerlerini koyarak tüketim kültürünün sömürüye dönüşen
sonuçlarını sanata sızdırıyor.
13 Mart-12 Nisan tarihleri arasında Galerist’te ‘Faces/Yüzler’
adıyla sergilenecek olan Oleg Dou eserleri; yüzlerde görülmeyen acıya rağmen
gözlerden süzülen su damlarının yer aldığı ‘Tears’ serisi ve cadı tırnaklı cinsiyetsiz
suretlerin masalların akıldaki iz düşümünü silen ‘Mushroom Kingdom’ serisi
seçkisinden oluşuyor.
*
Kusurluluğun kusursuzluğuna!
* bu yazı 15.03.2014 tarihinde trendus.com'da yayınlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder