Her şey
geçtiğimiz hafta, trendleri tespit eden firma K-Hole’un
elinden çıkan ve New York Magazine tarafından makaleleştirilen kelime #normcore’un
internete ve dolayısıyla tüm hayatımıza bomba gibi düşmesiyle başladı. Kitle
kültürünün –“herkesin özel olduğu yerde hiç kimse özel
değildir”- sorununa, “bireysel
farklılığı ancak kendi kimliğini özelleştirerek gerçekleştirebilirsin,”
yaklaşımıyla cevap veren #normcore; kapsayıcı, temel ve insani olarak da
tanımlanabilir.
Yükselen ve her
zaman yüksek kalacak olan ‘farklılık’ ve ‘orijinallik’ duruşlarını, aynılığı sahiplenerek ters yüz eden bu yeni ‘cool’ olma
hali, çabasız sıradanlığın kalabalıklar içindeki farklılığı fikrine yaslanıyor.
Bir kimlik yaratmak için para harcama fikrinin yerine ilenizin 20 sene önceki
giyim tarzını yerleştiriyor. Moda endüstrisinin ‘bir
stili satın alma’ mantığının karşısına anne pantolonlarını
ve iki yaz önce alınan parmak arası terlikleri koyuyor.
Sıradan ve
albenisi olmayan kıyafetler. Fakat salaş değil. Düz kıyafetler. Fakat minimal
değil. Babanızın veya Jerry Seinfeld’in markasız, yok-stili gibi. Steve Jobs’ın dev
bir elma önündeki kendinden emin duruşu gibi.
İnternetin ve
küreselleşmenin bireysellik mitine meydan okuduğu bir dönemde, kendimizi zamanı
ve yaratıcılığı bambaşka alanlara kanalize ederek gösterebileceğimizi salık
veriyor #normcore. Bu, bir düzen baş kaldırısı değil ve fakat zamanı yeni bir
şeyler yaratmak için harcamanın gardırobunuza yansıyan yüzü. Etiketi hala
üzerinde duran kıyafetleri askıdan alıp düşüncelerinizi üzerinize geçirmenin
yeni adı.
Kıyafetlerin
değil fikirlerin bir şey demek olduğu bir dünyaya.
İmza
Taşlanmış kot,
spor çorap, düz siyah kazak.
*bu yazı 05.03.2014 tarihinde trendus.com'da yayınlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder