23.1.12

delilik


bugün d. şubat'ın 17'si için antalya'ya bilet aldığını söylediğinde kendimi o pazar günü yazacağım yazıyı tasarlarken buldum: başlık, 26; ilk cümle, "ilk kez bir doğum günümde yalnızım." kulağa biraz dramatik geliyor ama yine de o kadar duygulandığımı söyleyemem. hayat işte. sonra bilgisayarı açtım, sağa sola bakındım. blogu açtım. kumanda panelinde kimler neler demiş bakarken seninle karşılaştım ve itiraf etmeliyim, gözlerime inanamadım. "dur ya ben de bir şeyler yazayım," deyişinin üzerinden 7 ay geçmiş. zaman ne de çabuk geçmiş. yazdıklarını okurken, imla hatalarına takılan obsesif tarafımı bir kenara bırakmama sebep olan bir cümleye takıldım: Hayatimda kivi ve maydanozdan sonra en sevmedigim sey sevdigim kisileri uyandirmak.

sevdiğim kişileri uyandırmak benim de sevmediğim şeyler listesinde başı çekiyor. ama bana bunu yaptırmıştın bilmem hatırlar mısın? eski evdeydik, yeldeğirmeni'nde. evde temizlik vardı sanırım. ortalık ayaktaydı en azından, onu hatırlıyorum. ve ben seni uyandırmak "zorundaydım." aradım, açtın. yataktan çıktığına ikna olmak için musluk sesini duyana kadar bekledim telefonun ucunda. sonra kapattık. hayatlarımıza devam ettik.

ama şöyle de bir şey var, hani sen sevmiyorsun ya uyandırmayı insanları, ben bu sabah o duymadığım whatsapp mesajını görünce gülümsedim. alarmdan önce uyandım ve telefona bakıp behzat ç.'li fotoğrafla karşılaşınca resmen gülümsedim.

aklına gelmiş olma fikri bile gülümsememe yetiyor sanırım artık. insan uzakta olup birbirinin gözlerinin içine bakamayınca böyle şeylerle mutlu oluyor.

beni bu aralar sadece sen duygulandırabiliyorsun. bunun için bi ((imlayı kes)) madalyayı hak ettiğini düşünüyorum. eskiden anlamayacağını düşünerek -ve belki de umarak- lafı dolandırarak yazardım sana; şimdiyse, doğrudan. bu da benim delilik'imdir belki, kim bilir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder