kırtasiye ürünlerine karşı her zaman bir zaafım olmuştur. özellikle defterlere. gözüme orijinal görünen her defter benim için arzu nesnesi olmaya adaydır. kullanılan, kullanılmayı bekleyen; alınan, alınmayı bekleyen; atılan, saklanan onlarca defter. bunların arasında da bir çeşidi vardır ki hafızama ne kadar güvensem de yine de yanımdan ayırmamaya ve sıklıkla kullanmaya özen gösteririm: not defteri. her an her yere post-it yapıştırılamayacağından mütevellit unutulmaması gereken şeylerin kaydının düşüldüğü küçük bir defter çantamın olmazsa olmazıdır. yine de, şayet unutmamam gereken şeyler odamın sınırları içinde halledileceklerse bu konuda post-it'in hakkı teslim edilir. duvara, panoya, masaya, laptop ekranına olmak üzere bulunan her yere, itinayla yapıştırılır. işi bitenler aynı zevkle çöpe atılır. kaleme ve kağıda dokunmanın zevki böyle yaşatılır.
derken...
ben, böylesi manuel hatırlatma teknikleriyle hayatımı idame ettirirken ve bundan ziyadesiyle memnunken bu sanal post-it nedir?!
kağıdımı ve kalemimi bana bırak teknoloji, gerisi senin olabilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder