hiç size de oldu mu?
birisiyle konuşurken, karşınızdaki sizden bir cevap, bir açıklama beklerken ne diyeceğinizi bilemediğiniz.
onu şaşkınlıkla dinlerken "hayır o aslında öyle değil, böyle," derken bile kendinizi iyi ifade edemediğiniz.
cümlelerinizi yarım bıraktığınız.
yanlış anlaşıldığınız.
ve sonra, yalnız kaldığınızda, kafanızdan o konuşmayı tekrar canlandırdığınız.
sinirli ama soğukkanlı bir şekilde, "sen salak mısın, nasıl böyle düşünürsün?" dediğiniz.
bu sefer özneyi, nesneyi, yüklemi doğru yere yerleştirdiğiniz.
yanlış anlaşılmaya mahal vermediğiniz.
ama işte, iş işten geçtiğinde, tam da böyle, it's already gone, her şey bitmiş ve gitmiş oluyor.
siz de elinizde cümleleriniz, öylece kalakalıyorsunuz.
Söylediklerimiz kadar söyle(ye)mediklerimiz, yaptıklarımız kadar yap(a)madıklarımız da bizi sınırlayarak da olsa ifade eder.
YanıtlaSilÜstelik doğru kurduğumuz cümleler, doğru anlaşılacağımızı garanti etmez..
Ama yazının başlığına dönersek: Evet, oldu:(
tabi böyle anlarda hep söylenmeyenler ve yapılmayanlar geliyor karşınızdakinin aklına. halbuki siz, sonra, söylediklerinizin ve yaptıklarınızın aslında o an için ne kadar değerli olduğunu anımsıyorsunuz ve fakat dile getiremiyorsunuz. malum, it's already gone.
YanıtlaSilDaha da acısı var, dile getirememekten daha da acısı: dile getirdiklerinizin beklediğiniz karşılığı bulmaması..
YanıtlaSilHepimiz, yapacakları satışa endeksli primle çalışan pazarlamacılar gibiyiz.. Dün dünyaları satmış olsak bile bugün satış yapamadıysak prim alamayız.. Kimse de "dün çok iyiydin, bugünü hoş görelim" demez..
Yani önceden yaptıklarımızın değeri ya da bunları dile getirmedeki başarımız da günü kurtarmaya yetmeyebilir..