bilirsin, ben çok konuşan biri değilimdir. bazı anlar gelir, bütün kelimelerimi dökerim ortaya. sana kelimeler veririm en güzel yerine yerleştir diye cümlelerin.
bakınca sana gözlerim kamaşır. sonra gökyüzüne bakarım. hava açıktır.
ellerim kucağına düşer.
ama ne zaman ki ellerim bir tutam saça, bir kumaş parçasına, bir çakmağa uzanır işte o zaman toplamaya başlarım kelimeleri bıraktığım yerden. ve artık ellerimi nereye koyacağımı bilemememdendir böyle çok sigara içmem. sigara duyguları saklar.
duman gökyüzünü kaplar, hava bulutlanır.
ve ne zaman ki yağmur başlar, ben susarım. havada asılı ne kadar cümle, söz, ne kadar umut varsa yere çöker. suya karışır.
işte o zaman ben ellerimi cebime sokarım. bazen beklerim dinsin diye, ama bazen yürürüm. arkama bakarsam düşerim. o anlarda başım hep önde olur. damlalar enseme çarpar.
boynum yara olur.
peki ya bize ne olur?
biz bunu daha önce de yaşamıştık, değil mi? biz bunu zaten hep yaşıyoruz. arkadaş oluyoruz, dost oluyoruz, sevgili oluyoruz ve sonunda hiçbir şey olup çıkıyoruz.
biz hiçbir bok olamıyoruz.
kahvemizi, sigaramızı, cümlemizi yarım bırakıp masadan kalkıyoruz. biz konuşmayı bile beceremiyoruz.
ben susuyorum. kelimelerim tükendiğinde ellerimi ceplerime sokuyorum. üzgünüm, ama yürüyorum. boynum yara oluyor. senin onu iyileştirmene izin bile vermiyorum. sen ordasın, ama ben bunu görmüyorum.
adımlarım o kadar hızlı ki geçerken neleri kırıp döktüğümü fark etmiyorum.
seni hiç sormuyorum.
sahi nasılsın?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder