10.3.13

look at all of the damage you have done in time.


duygular hafızada temize çekilirken bir şeyler ters gidiyor. şefkat şiddetle yer değiştiriyor. dokunduğu her yerde iz bırakan ve her öpüşüyle temas ettiği yerlere iğneler batıran bir ağ gibi işleniyor bilinç. altının üstüne geldiği her nefeste, doğru ve yanlış yer değiştiriyor.

sevmek ve mücadele etmek düğüm olup sarılıyor genize. ve her nefes alışta bir yumruk oturuyor göğüs kafesinin ortasına. saçı kavradığı gibi bele dolanan parmaklar, ete değdiği gibi tuzla buz oluyor. her yanlış bir yalanı ve her temas bir anıyı siliyor.

belirsizlik huzura, kaos dinginliğe galip geliyor. tek bir an, bedenden geçtiği gibi, tıpkı ışık çubukları gibi, binlerce duyguya bölünüyor. parçalanıyor. dağılıyor. sadece gece, bütün çirkinliklerin üzerini örterek her şeyi son derece mümkün ve olabildiğince parlak gösterebiliyor.

beden yaşadığını, ancak, sarsıldığında hissediyor. bir şeylerin yerine oturması için, daha büyük ve şiddetli duyguların ortaya çıkıp, olan olmayan her şeyi yerinden kaldırması ve sağa sola savurması gerekiyor.

bir noktaya sabitlenen bakışları, tutuldukları renkten başkasına çekecek bir ses duyuluyor. bir parmak şıklatması hızında dağılıyor dikkatler ve bir çilin tende belirginleşmesi kadar zaman gerekiyor nabzın yeniden, aynı hızında, atması için.


asimetrik bir bedenin tutarlı duygular beslemesini kim bekleyebilir ki?

1 yorum:

  1. yaşadığımızı hissetmek için sarsıntıların bağımlısı olduk. maksadını aştı ama dur diyemedik.

    you can see what a savage i’ve become.

    YanıtlaSil