3.9.11

what she loved:

life,

o eski pesimizmden eser kalmadı üzerimde. sanki her şeyi yapabilirmişim gibi bir his. kabul, hayat hala gözümü korkutmaya devam ediyor. değişen şey, bu korkuyla başa çıkacak gücü kendimde bulabiliyor olmam. gülümsediğim sürece hayatı sevmemek için de bir sebep bulamıyorum.


seaside,

ayağın toprağa basması kadar gözün denizi görmesi, kulağın o dalga seslerini işitmesi gerek ki sakinleşebileyim. yüzmesem de ayağım o tuzlu suya değmeli. zeytinyağıyla pişen yemekler yiyebilmeliyim. boğazıma takılmasın diye balığın kılçığını ayırmalıyım itinayla. yüzleri güneşten aydınlanmış insanların arasına karışmalıyım. sen de biliyorsun ki bunlar hep sahillerde. hayat, denize kıyısı olan yerlerde.


this moment of season.

ağustosun eylülden gün aldığı zamanlar, gündüzlerin sıcak ve esintili gecelerin ılık ve havadar geçtiği günlerdir. ne nefesin daralır ne de üşürsün. arada bir geçip giden bulutlarla toprak ıslansa da ayağıma parmak arası terliklerimi geçirir çıkarım dışarı. gözümde güneş gözlüğü. akşama çantama atacağın tek şey en incesindendir uzun kolluların. yürürken bir hafiflik çöker üzerime. o hafifliktendir durup, susup, gülümsemem.

bu da biterken dinle diye:

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder