4.6.12

just shut up and watch me walk!


öyle anlar gelir ki, bütün doğrular tek bir yanlışla siliniverir. nefes aldığın 24 saatlik periyodun son noktası o yanlışla konur, ve perde kapanır.

- sadece 5 dakika daha yaşamak istedi, tüm öldürülen kadınlar gibi.

son günlerde perdeyi hep kadınlar kapatıyor. o perdelerin arkasında neler yaşandığını sadece kadınlar biliyor.

kendimizi "şanslı" hissetmemiz için her gün yerlerde sürüklenen, evlerinden tabutla çıkartılan kadınların görüntüleri veriliyor ekranlara; "halinize şükredin," der gibi. hala nefes alıyorsak, şanslı sayılıyoruz. küfreder gibi.

her gün bir adam çıkıp bedenimize kastediyor sözleriyle; "tecavüze uğrayan anne ölsün, çocuğun günahı ne?" diyor. hala uslanmıyorsak, canımızı teslim ediyoruz ellerine.

benim artık elim gitmiyor izlediğim bir film hakkında yazmaya; mavi farlı kızla sarı fularlı erkeğin kaçış hikayesini anlatmaya mesela. hiç içimden gelmiyor zamanın kimisine iyi kimisine de kötü geldiğinden dem vurmaya örneğin. ya da neredeyse 24 saati dolu dolu geçen günü bir nefeste yazmaya. veya yeni bir hayata adım atacak olmanın heyecanının soluğunu uzun uzun çekemiyorum içime. hep bir yerde tıkanıyor. sürekli bir mide bulantısıyla uyumak kalıyor geriye.

"sonuçta kadın da insan," lütfunda bulunmak yetmiyor. aslında kadınlar direniyor. çünkü onlar tüm benlikleriyle yaşıyor. her şeylerini ortaya koyuyor. her şeye rağmen onlar da sinemaya gidiyor, seviyor, içiyor, taşınıyor ve fakat siz kafanızı her yastığa koyduğunuzda bir kadın ölüyor.

bu yüzdendir ki pantolonunuzun kemerini değil ruhunuzun iplerini çözün öncelikle. aklınızı ve duygularınızı kullanmak için buna ihtiyacınız olduğunu düşünüyorum. kadınlardan ne istiyorsunuz, gerçekten bilmiyorum.

  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder