1.4.13

in the place where i have what it takes.


onun gittiği yere yerleşen gölgeler yüzünden, içinde oluşan boşlukla ilgili sorunlar yaşıyor. ortalığı toparlamayı vakit kaybı bildiğinden, daha ve daha dağınık odaları adımlıyor. 

hala, düzenli olarak nefes alabilenlere imreniyor. ciğerleri paramparça olmuş. içinde yaktığı kamp ateşinin etrafında, hatalarının listesini yapıyor.

hala, kanı düzenli olarak akanlara imreniyor. duyguları darmadağın olmuş. içinde yanan kamp ateşinin içinde, evine kast edenlerin fotoğraflarını yakıyor.

yüzü bir gölge gibi, onun aklından siliniyor gün be gün. hayata geriye kalan kelimelerden bakmaktan gözleri sulanıyor. göğüs kafesindeki kırıklar acıyor.

paralel evrenler kuruyor kendine. bütün olasılıkları gözden geçiriyor. en kaotik ve en bulanık olanda karar kılıyor devam etmek için. onunla karşılaştığında, birbirlerini tanımadan, yan yana geçecekleri bir hayatı tahayyül edemiyor.

karşısına çıkan insanları anlamaya çalışıyor. ne istediğini bilmeyen insanların, nasıl bu denli kendinden emin cümleler kurduklarına hayret ediyor. hafızalarının öyle kuru ve olabildiğine durgunken bu kadar cesur olmaları karşısında hırçınlaşıyor.

karşılaştığı hikayeleri ve hayatları, bencilce bir kenara itip, hiçbir zaman çözülemeyecek bir düğümün içine hapsediyor. sadece, gerçekten sevdiği insanlara sarılarak iyileşiyor. onların acılarıyla, gülüşleriyle, kokularıyla ve sesleriyle çözüyor iplerini. ayırıp bir köşeye saklıyor.

sadece karşısında doğru şarkıları söyleyeceği insanlar biriktiriyor. sesinin kötülüğünü yüzüne vursalar da, doğru sözlerle doğru melodileri buluşturacağını biliyor.

şu hayatta her şey yanlış olsa da, bir tek şarkılar doğru yolu buluyor.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder