20.4.13

if you want to leave, i'm with it.


alışkanlıkları düşünüyorum. senelerdir kendinden bir parçaymışçasına ayak bileğine dolayıp peşi sıra dolaştırdığın, sırtına atıp oradan oraya taşıdığın, son bir güçle yüklenip elindeki diğer çantaların arasında kaybettiğin ama bir şekilde hep bulduğun, hep sürüklediğin ve hep olduğun. alttan alta akan sabit bir ritim gibi, adımlarını uydurduğun. o olmasa takılıp düşecekmiş, sanki hafifleyecekmiş ve sanki hiç olmayacakmış gibi büyüttüğün alışkanlıkları.

hecelerine ve harflerine parçalayıp tekrar topladığında, içinden doğurup doğurup tekrar öldürdüğünde yine de nefes alacak bir kanal bulup gün yüzüne çıkan ezberlerin. her bozuşunla, bu kez daha derine inerek kazınan bildiklerin ve bilmediklerin.

siyah beyaz fotoğrafta daha da belirgin olan çillerin anlatmaya çalıştığı bir şey var; hiçbir zaman saklanamazsın. oksijensiz kaldığın her anı telafi edecek bir nefes gibi, dizindeki morlukları ve sırtındaki çizikleri ve kemiklerindeki kırıkları sana her dakika ve her an anımsatacak bir görünürlük hali. nereye gidersen git ve ne kadar süre aynı noktada kalırsan kal, seni sen yapan, sırf seni sen yaptığı için uzak durmak istediğin ve bu yüzden bir türlü uzak kalamadığın bağların.

paralel şekilde akan hayatları tam ortasından dikine kesen eğri gibi, hiçbir zaman doğrusunu bulamayacağın ve her yanlışta çözmek için daha çok uğraşacağın bir soru, sorun veya problem. odanın ortasına çöken bir duman veya ısı farkından dolayı camların buğulanması gibi görüş açını bulanıklaştıran, renksiz ve olabildiğince parlak bir ışık hüzmesi. büyüsüne kapılıp kör olmuşçasına sadece ve sadece onu izlediğin bir yanılsama. flash patlaması kadar kısa ve o anki fotoğrafın kadar sonsuz. dişlerinin arasına sıkıştırıp yaktığın sigara kadar yeni ve hisli. her seferinde farklı bir sayfasından başlayıp aralıklarla altını çizdiğin bir kitap kadar dramatik.

belki bugün, belki yarın ama mutlaka bir gün olduğu ve olmadığı her haliyle kabul ettiğin, elini göğsüne koyup ona bir yer yaptığın, içindeki yerini sağlama aldığın, her sarsıntıda orada mı diye durup yokladığın camdan bir fanus. içinde sadece tek bir hayat yaşattığın. içinden her seferinde başkalarını söküp çıkartsan da, hep aynı kalan hayatın.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder