23.5.13

the end of the world has come often, and continues to come.


bazen, ne zaman ve nereden başladığının bile farkına varmadan, elindeki her şeyin birer birer kaydığını görürsün. yıkım, hiç beklemediğin bir anda, hiç beklemediğin bir yerde çarpar yüzüne. gözüne kaçan toz zerreleri yüzünden, önce anlamazsın. içinde bulunduğun kaosun dinmesi ve bir yenisinin ve daha şiddetlisinin başlaması arasında geçen o kısacık süredeyse, nerede ve hangi zaman diliminde olduğunu anlayamazsın. her şey değişmiştir artık. tüm topraklar, tüm binalar, tüm kaldırımlar ve tüm insanlar. tüm o yüzler ve bedenler yerini yenilerine bırakmıştır. hiçbir yeri ve hiç kimseyi tanıyamazsın. konuşulan diller ve tutulan eller değişmiştir. fazlasıyla anlamsız ve olabildiğince soğuktur artık.

dünyanın sonu gelene kadar savaşacak olmanın getirdiği yorgunlukla ve ölemeyeceğini bilmenin bıraktığı izlerle, hayata dair yeni bir şeyler canlandırmanın peşinde sürüklenirsin. silinmeye çalışılan hafızana, apartman boşluğunda yetiştirdiğin çiçeklerle karşı koyarsın. inadına, sonsuz beyazlığın gözü delip zihnin en kör noktasına ulaşan kayıtsızlığı karşısında direnip daha ve daha fazlası için savaşırsın. o kör noktaya yansıyan gerçeklerini boynuna dolayıp, daha şiddetli sarsıntıları adımlarsın. daha çok yıkılıp, onların yıkmaya çalıştığı şeylere karşı durursun.

içindeki boşluğu doldurmaya çalışırsın. bulabildiğin çirkin ve kötü ne varsa, onlarla yıkarsın kendi. onların verdiklerini değil, kendi istediklerini yutarsın. olabildiğince çirkin ve kötü olana kadar doldurursun bedeni. rüyalarında dahi huzursuz olana kadar zorlarsın zihnini. bitmeye en yakın noktada, yeniden başlarsın. bu kez ve bir kez daha, daha şiddetle geçirirsin tırnaklarını. yıkılan ne kadar şey varsa, hepsinin altında teker teker kalıp daha çok hatırlarsın. okyanustan onun kalbine doğru çizdiğin görünmez beyaz çizgiye sarılıp en derin ve en huzurlu uykunu uyursun.

daha büyük bir kaosta uyanmak üzere.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder