19.7.13

and i hope you never think about anything as much as i think about waking up next to you during a windstorm at 5 am.


çocuk aldırmış gibi hissediyorum.

önce bakıyorum. öpüşürken gözlerini kapatmamak gibi, tüm detayları inceliyorum. baktıkça, inceliyorum. parkelerin arasından yerin dibine sızacak kadar tel tel olup en olmayacak duygulardan geçiyorum.

içini görüyorum. karanlıkta parlayan kelebek kanatlarını takip edip, sonsuz bir boşluğu tüm hücrelerimle dolduruyorum. kusurlu bir beyazlığı ellerimle yoğurup şekillendiriyorum.

içinden akıyorum. sonu baştan belli olan bir hazırlığa girişiyorum. duyguların kör, umudun manipüle ettiği bir bedeni olabilecek en sert zemine yatırıyorum. 

içimde, beni olabildiğince canlı ve huzursuz edici derecede ağır hissettiren bir canlı büyütüyorum. tüm açlığı, tüm depresyonu, tüm yorgunluğu, tüm duygu durum bozukluğu, tüm sancısı ile orada olduğunu ve yaşadığını bildiğim bir hayatı büyütüyorum. tırnaklarım kırılsa, ellerim kesilse, boynum tutulsa, kaslarım ezilse ve kemiklerim kırılsa da, orada olduğunu bildiğim bir canlı ile yaşıyorum.

ta ki bir gece, burnumdan kan gelene kadar. sanki vücudumdaki bütün kan ve oksijen çekilmiş ve hepsi tek bir yerde toplanmış, o canlıyı havasız bırakmış gibi, nefes alamıyorum. biliyorum.

elimi karnımın üzerinde gezdiriyorum. varlığın anlık yokluğunun yarattığı bulanıklık hissi tüm benliğime yayılıyor. eksik, belki de bu duyguyu tanımlayabilecek en iyi kelime, diyorum. belki biraz da kırık. ve eksik.

kendimi, karnımda ölen çocuğumu aldırmış gibi hissediyorum.

*

aslında hiç var olmamışız ve bunların hiçbirisi yaşanmamış, bir düşünsene.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder