13.7.14

it meant everything and nothing at the same time.


hayatın bahsini en soğukkanlı halimle görüp cümlelere döküyorum. her an, dün gibi aklımda. zamanı durdurduğumu sanıyorum her seferinde. oysa zaman akıyor ve dönüp dolaşıp o şarkıyı başa alıyorum. halbuki iki sene geçmiş.

yollar serili önümde. ucunda durduğum. geri dönüp baktığım. tebeşirle çizdiğim. duvarlar ördüğüm. üzerine çarşaf serdiğim. parmak uçlarımdan kök saldığım. sesini dinlediğim. duvarlarını yıktığım. ucunu göremediğim.

yaptıklarımı bozup tüm parçaları kucağıma tekrar döken yollar. başka bir yola çıkmam için. kırıklarımı toplayıp yaralarımı saran yollar. açılacak yeni yaralara hazırlamak için. şerit çizgilerinin arasından bambaşka hayatlar saklayan yollar. beklenmeyeni bir anda yol arkadaşı yapmak için.

sıcaktan kavrulurken umulmadık bir anda, plastik sandalyeleri uçuran ve brandaları havalandıran bir fırtına çıkıyor. tüm tozun toprağın içinden berrak bir ufuk çizgisi beliriyor.

gideceğim yol.

basit. aslında çok basit-miş.

*

ampulün etrafında uçuşan sinekler gibiyiz. sıcaktan kavrulacağımızı bile bile, dönüp dolaşıp o ışığın etrafında toplanıyoruz.

yanmadan önce ışığı söndür.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder