28.6.11

dikkat dağınıklığı. kafamda o kadar çok şey gezinirken her birine ayrı ayrı odaklanmakta sorun yaşıyor olmam çok doğal, değil mi? hepsi için ayrı kanallar açmaya çalışıyorum. tabi arada bazı kapıları da kapatmak durmunda kalıyorum. hepsine yetemem ki. o kadar enerjik olsam şu an burada durmuş sana bunları yazıyor olmazdım herhalde. senin dediğin kokain kafası. ben sigara alacak parayı ancak buluyorum.

siktir.

dürüst olmak gerek örneğin. peki ya söyleyemeyeceklerim? bir düşün. kendi kendine konuştuğun zaman karşındakine ne verebilirsin ki? hiç. üstü kapalı söylemeyi denesen mesela, bambaşka yerlere gider. uzar. çok uzağa. gider. gitmesi gerekiyorsa bağlasan durmaz. peki ya artık bağlamıyorsan? boşversene. değiştiğini mi düşünüyorsun yani? buna gerçekten inanmıştım. 24 saat farkla kaçırdım ve her şey boka sardı.

siktir.

aklım sürekli iş yerinde. güya tatildeyim. ne büyük yalan. tatil dediğin, her şeyi bırakıp gittiğin yerde yapılandır. bedenen kadıköy'de, aklen maslak'ta tatil olmaz; kalbin bodrum'da olsa bile. 'en olmadık zaman'ın tam da göbeğinde durmanın ne demek olduğunu bilirsin. elin kolun bağlanmış. bıçak kemiğe dayanmış. bir şeyler olacaktır. olması da gerekir. ama bekler. seni kanırtacak ya illa, yetmez. ağzına sıçar. ferahlayacağını bilirsin ve fakat beklersin. işte o sancılı bekleme sürecindeyim. geçmek bilmiyor.

siktir.

senelerdir görmediğin birisinin sana omuriliğindeki kemikleri yerinden oynatacak kadar sıkı sarılması çok güzel bir duygudur. gerçekten güzeldir. ama'sız, belki'siz, neden'siz. öyle. hayat durmakla devam etmek arasında gidip gelirken ve şu hava bir türlü kıvamına gelememişken, bu kadar patırtının arasında, asfaltın sıcağında deniz sesi duymak gibi. neyse. beklediğim bir şeyler dizisi varken sürekli f5'e basmaktan bahsediyorum. yenile. yenilen. karşıma yeni bir şeylerle gel. hayat. duyuyor musun bilmiyorum ama evet, sana söylüyorum.


siktir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder