19.11.12

yenilgilerin şerefine: emrah serbes*



“Babamın öldüğü gün birine âşık olmuştum. Bazen böyle olur, her şey üst üste gelir.”

Behzat Ç.’nin on birinci bölüm başlangıcındaki tiradının ilk satırları olan bu alıntı, eser sahibi Emrah Serbes’in Afili Filintalar bloguna 16 Şubat 2010 tarihinde düştüğü “Karanlıkta Nüfus Sayımı” yazısının da girişi aynı zamanda. Peki üzerinden onca zaman ve yığınla duygu geçmişken neden şimdi geçmişe dönüp bakma ihtiyacı hissediyoruz? Çünkü Emrah Serbes yaralarımızı kaşımaya yeni bir kitapla devam ediyor: Hikâyem Paramparça.

Bizi, Her Temas İz Bırakır (2006) ve Son Hafriyat (2008) ile Behzat Ç. yolculuğuna çıkartan; 2009’da yayınladığı Erken Kaybedenler’le taşrada ve kâinatta yapayalnız kalmış erkek çocuklarının hikâyesine sürükleyen Serbes, geçen üç yıl içinde Afili Filintalar’da ve Birikim dergisinde yayınladığı yazılarına “Galip İşhanı” hikâyesini de ekleyerek, bu kez, hiçbir zaman bir araya gelemeyecek parçalara bölüyor.

Hiç Behzat Ç. izlememiş veya Pilli Bebek dinlememiş ve hatta Ankara’ya gitmemiş bile olsanız bu parçalar arasından kendinize yamayacak bir yazı, belki paragraf ve muhakkak bir cümle buluyorsunuz. Çünkü âşık oldunuz. Belki babanızı kaybettiniz. Bazen o yere ait olmak için zamanı durdurmak istediniz. Çoğunlukla mutsuz oldunuz. Bazı şeyleri sadece geceleri, yapayalnız ve yalınayakken anlayabildiniz. Kimi zaman kendinizden bıktınız. Veda konuşmalarını beceremediğiniz için herhangi bir neden belirtmeden çekip gittiniz. Ve sessizliğin ne demek olduğunu çok iyi bildiniz.

“Kitapta yer alan metinlerin ortak bir teması yok; adı gibi paramparça. Ama ortak bir duygusu var, o da melankoli. Neden? Kitap olsun diye yazılmadıkları için parça parçalar. Her parça kendini ayakta tutmaya çalışıyor. Diğerlerine de destek olmaya çalışıyor biraz. Ortak duyguya gelince onu tek
sözcükle özetleyip melankoli diyebilir miyiz emin değilim. Melankoli güzel bir sözcük, güzel bir tınısı var ama sözcüklere o kadar güvenmiyorum, “ diyor Serbes, Facebook sayfasında. Çünkü sözcükler de, kar taneleri gibi, birbirine benzemiyor. Yine de bir cümle başka bir cümleyi hatırlatıyor ve biz, paramparça hikâyeler arasında kendimize yer açmaya çalışıyoruz. Mutluluğun çok ender rastlanan bir ruh dinginliği olduğunu bildiğimizden mütevellit güzelleşen hikâyelerimiz içindeki mutsuzluğa selam duruyoruz.

Çünkü melankoliyle en az(ından) bir kere tanıştık. Ve zaman hiçbir şeyi düzeltmedi.



* bu yazı 19.11.12 tarihinde trendus.com'da yayınlanmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder