14.5.11

les amours imaginaires.


tek gerçek, mantığın ötesindeki aşktır.” -alfred de musset- alıntısıyla başlayan bir aşk üçgeni hikayesi.

eşcinsel bir erkek ve heteroseksüel bir kadının arkadaşlığının arasına giren sarı, bukleli adonis. zor bir düğüm ve sancılı bir çözülme.

aşk nedir? nasıl yaşanır? seni ne hale sokar? sen karşındakini ne hale getirirsin? sen aşık olduğun zaman ne hale gelirsin? arkadaşlıkların nerede durur? sen nerede duramazsın? karşılık bulamadığın zaman ne olur? sen artık ne olursun?

soracak soru bu kadar çokken cevapları sadece 95 dakika içinde verebilen bir film les amours imaginaires. aslında pek de film sayılmaz zira ziyadesiyle gerçek. kendi hayatınızdan kesitler bulmanız pekala mümkün. çünkü hepimiz aşık olduk. hepimiz aşık olduğumuz insanı bambaşka bir yere koyduk. ona öyle anlamlar atfettik ki anlamsız kaldık; biz, biz olmaktan çıktık. ona kelimelerimizi, ellerimizi, gözlerimizi, kedilerimizi verdik koşulsuz. arkadaşlarımıza sırtımızı değil belki ama yüzümüzü çevirdik. bir an geldi, içimiz içine sığmadı ve taştık. var gücümüzle, dilimiz döndüğünce anlatmaya çalıştık. ve bir duvara çarptık. o öyle bir duvardı ki her bir parçamız başka bir yere savruldu. dağıldık. sancı çektik, ilerde öldüreceğimiz yeni umutlar doğurduk. belki toparlandık ama eskisi gibi olamadık. bir sigara yaktık. hayata kaldığı yerden devam etmeye çalıştık. biz bunu hep yaptık.

süreci en iyi aktaran monolog ise "i'm in a cafe. i'm waiting for him. and he is late. but only a minute. so it's not serious. so stage one: loving his being late. you go, it makes him human. gives him sex appeal. stage two: checking my agenda. you know, i question myself. maybe i got it wrong. i invent scenarios. i picture myself arriving late at another cafe. so i look where i am, i am in the right place. i am been 32 minutes. stage three: i tell myself i don't mind waiting. i keep myself busy. i read. i pretend to read. the same fucking paragraph. i go to the bathroom, order stuff. now, i hate him. i insult him in my head. i think of cool quotes that will be perfect for when he shows up. i am been 39 minutes. he arrives. all out of breath. handsome. traffic was bad. so i excuse him. i say, of course, only normal that he is late. 'cause i am weak, someone you put on a pedestal is always right. fuck." olsa gerekti.

filmin yazarı ve yönetmeni xavier nolan bir de francis rolünde arz-ı endam ediyor james dean edalarıyla. monia chokri, adeta bir audrey hepburn havalarında eline sigaranın çok yakıştığı marie'yi canlandırırken. ve adonis, niels schneider nicolas rolünde. isimsiz kahramanların aşka dair tecrübelerini aktardıkları diyolaglar ise takdire şayan. görüntüler muhteşem. müziklerde bazen bir fransız, bazen bir fever ray esintisi. bazen de sadece sessizlik.

acı ama leziz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder