24.5.11


SPOTTED: somewhere between breathing and being out of breath.



hiçbir şey yapmak istemiyorum. masa başında, sandalye tepesinde, bilgisayar karşısında yapılması gereken hiçbir şey. dışardan daha sıcak, havasız, gerilim yüzünden havaya parmağınızı kaldırdığınız an elektrik çarpma potansiyeli yüksek bir ofiste yapılacak hiçbir şey.

uzanmak istiyorum. ayaklarımı uzatmak.

nefes almak istiyorum.

duvarları içi kitap dolu raflarla çevrelenmiş, kare masalarının üzerindeki bardaklarda minik çiçekler duran bir kafede ayaklarımı hapsoldukları bağcıklardan çaktırmadan kurtarıp sallamak, okunmayı bekleyen kitaplardan birisi önümde açık dururken kahvemi içmek istiyorum mesela. aslında kahve içmek değil istediğim. sıcak havada içilen kahve sersemliği çağrıştırır çünkü. uyku sersemliği, şaşkınlık sersemliği, hüzün sersemliği. hayat sersemliği. tercihimi limonatadan yana kullanıyorum. bir sigara yakıyorum. defterimi çıkartıp bir şeyler karalıyorum belki. arada kalkıp raflardaki kitaplara göz atıyorum. gözüme çarpanı alıp sayfalarını karıştırıyorum. bir cümle yakalıyorum içinden. bir not buluyorum sayfa arasında kim bilir kime yazılmış. sonra toparlanıp kalkıyorum. saatler geçmiş. hava hala açık. belki biraz fotoğraf çekmek istiyorum. anlık kareler yakalamak. anı yakalamak. hayatı kaçırmamak. yürüyorum. yürümeyi seviyorum. adımlarım hep acele olsa da.

veya

sahile gitmek istiyorum. denizin sesini duymak. havayı koklamak. havadaki denizi solumak. çıplak ayak çimenlere basıyorum. o an, işte tam o an nefes alıyorum. hala nefes alabiliyorum. uzanıyorum. yanımda getirdiğim her neyse ucundan tırtıklıyorum. havalar düzeldiğinde iştahım da kapanır benim. yemek yemektense soğuk bir şeyler tüketmeyi tercih ederim. içim açılsın diye. bir sigara yakıyorum. kalkıp yürüyorum. belki biraz fotoğraf çekiyorum. bu anı kaçırmamak için. bu anı hep yaşatmak için. eve dönme fikrini düşünmek istemiyorum. hava aydınlıkken bulutlara bakmanın dayanılmaz hafifliği.

tüm bunlar olurken saçlarımı toplamak istemiyorum mesela. başım ağrımasın. rüzgarı hissedebileyim ki aldığım nefes tüm hücrelerime nüfuz etsin. pantolon da olmasın üzerimde. elbise iyidir. böyle zamanlarda tercih edilebilecek en iyi alternatiftir. hiç takı takmamalıyım. belki bir yüzük. sade. sadece.

*

bugünün salı olduğu gerçeği masamdaki takvim sayesinde gözüme sokulsa da çizdiğim bu iki resimden birisinin içinde olmak, o resmin içine birisini daha yerleştirmek çok da uzak değil. dört kuş uçuşu gün. hepsi o kadar. hepsi bu.                              

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder