7.8.11

lights, weekend, action!

hafta sonu ne zaman başlar? hemen söyleyeyim. hafta sonu, siz çalıştığınız binanın kapısından çıktığınız an başlar. 17:30-18:00 arası zaten motorun kayışı gevşemiştir. bir rahatlık, bir gevşeklik yayılır üzerinize. bilgisayardaki son işlerinizi de halledersiniz ve gönül rahatlığıyla zaten zoraki çalışan makinanın oturumunu kapatırsınız. kartınızı kapıya okutur, çıkışınızı yapar, asansöre biner, döner kapıdan geçer ve... artık derin bir nefes alabilirsin, işte sana hafta sonu. program yapmış mıydın? veya askıda kalan sözler mi vardı? seni şöyle alayın ve kısaca anlatayım istersen.

cuma gün içinde netleştirilmiş program dahilinde ver elini caddebostan kültür merkezi. neden mi? rise of the planet of the apes de o yüzden. ben pek sevmem bilim-kurgu filmlerini ama bunun fragmanını izlerken öyle bir şey oldu ki filmi izlemem gerektiğini hissettim. neyse ki yandaş bulmam çok zor olmadı. 20:00 seansı, 3 kişilik bilet. teşekkürler. "yarın kaçta buluşuyoruz?" "laptopını unutma."

şu an nerede miyim? kahvaltının klasikleşmeye aday noktası, palma d'oro. neden? çünkü rahat. çünkü serin. çünkü interneti var. çünkü bugün b. için blog açma günü. saat 11 olmadan kapıdayız ve fakat brunch keyfi hevesimiz kursağımızda. çünkü bugün cumartesi. yine de giriyoruz. kahvaltımıza başlamışken m. geliyor. hava, su, aşk, toprak. sırada nescafe ve laptoplar açılıyor. aksilik bu ya "sokaktaki internet bağlantısında bir sıkıntı var galiba." hava bu kadar güzelken yine sahil tarafında olmak kaydıyla interneti olan yerleri gözden geçiriyoruz. elde var caffé nero. buraya karşı çok büyük bir sempati besliyorum. çimenlerin üzerinde konumlandığından mütevellit yanında bir starbucks dururken burada oturmak her zaman çok daha cazip geliyor. ice mochalar alınıyor. sigaralar çıkartılıyor. laptop açılıyor. yeni başlayanlar için blog açmak A101'e hoşgeldiniz. zaman nasıl geçiyor inan ben de anlamıyorum. hava o kadar güzel ki. hem sıcak hem serin. eve girmek istemiyorum.

ve bugün. f. ile hızlandırılmış photoshop A101. bu da benim için. çok zor değil, her şeyin başı pratik. ve apple. iphone4'le gelen teslimiyetimi macbook'la taçlandırmayı düşünüyorum. bunu bir süredir ciddi ciddi düşünüyorum ve maaşımı steve jobs'ın ellerine teslim edeceğim günün çok da uzak olmadığını biliyorum. pazartesi sendromunu yaşamak için eve yürüyorum.

işte sana hafta sonu. cumadan pazara, ister beğen ister beğenme. ama havalar böyle olduğu sürece eve tıkılmamı da bekleme. d. hamburg'dan talimatları verdi bile, "geldiğimde o gittiğin yerlere beraber gidicez." memnuniyetle. 

zaten artık öyle bir ruh halindeyim ki sanki zamanın içinde süzülüyorum. öyle hafif. öyle kendimden, attığım adımlardan emin. kafamın içindeki sesler artık daha az rahatsız ediyor kalbimi. öyle rahat. öyle ferah. artık aşık olabilirim.

2 yorum:

  1. hafta sonunun tadı çimlere basarak çıkar, hele de yaz aylarında. ben pek beğendim, darısı başıma dedim. :)

    YanıtlaSil
  2. her anını değerlendirmek lazım, değerlendirecek zaman yaratmak lazım.

    YanıtlaSil