10.8.11

the shoe issue.


ayakkabı bir tutkudur. öyle derler. kadınların olduğu kadar erkeklerin de özen gösterdiği vazgeçilmez parçadır. dışarı çıkarken, aynaya son kez baktığında, gördüğün silüeti tamamlayan şeydir. itinayla bakılır, temiz kullanılır. silinir ve kutusunda saklanır. zevkine göre onbinlercesini dökebilirim önüne. zevkime göre binlercesini de itebilirim elimin tersiyle. ama bir de 'rahatına düşkün olmak' diye bir gerçek var. sen ne kadar beğensen de rahat etmediğin sürece o ayağına giydiğin şey ayakkabı değil pranga olur çıkar. işte bu yüzden converse diye bir mucize var şu hayatta. iyi ki de var. 
bana kalsa, bırak yani beni kendi halime, bak nasıl da yalın ayak geziyorum. "sıkıntıya gelemiyorum abi." o yüzden kışın bile kapalı terlik giyemiyorum. varsa yoksa parmak arası. ferah. mümkün olsa işe giderken de giysem diyorum aslında. denedim, denemedim değil ama kendimi evde gibi hissediyorum ya da en fazla bakkala sigara almaya çıkmışım mesela. o yüzden iş yerine terlik, ı ıh. gerçi bu bahanenin kılıfı. hafta sonu neden giymiyorsun o zaman, diye sorarlar adama. alışkanlık. nokta.
bir de babet diye bir olgu var şu hayatta. kabul et, yakışanı var yakışmayanı. özellikle parmakların birleşme noktalarının burun kısmından görüneni var ki ne sen sor ne ben söyleyeyim. ben de denedim. denemedim değil. ama ayağımda kalma süresi 2 dakikayı geçemedi. geçirtmedim. mümkün değil. gözüm alışmadı bi' kere. yaş 25. şu saatten sonra da alışmaz heralde.
topuklu ayakkabı kısmına hiç girmek istemiyorum. tamamen kişisel zira üzerinde durmayı bile beceremiyorum. böbürlenecek bir şey mi bilmiyorum ama ben-hayatımda-hiç-topuklu-ayakkabı-giymedim-nokta
ve converse. bugün gittiğim 2011 sonbahar-kış koleksiyonu lansmanından sonra anladım ki ben converse'ten başka ayakkabı giyemeyeceğim galiba. kenarları patlasa da, rengi solsa da, tabanı açılsa da başka türlü rahat edemeyeceğim. aklımın alışveriş sepetine attıklarımın kutusunu açmadan da kışa girmeyeceğim. öyle 'ilk günkü gibi' takıntım da yoktur. aksine. ben converse'in hunharca kullanılmış olanını severim. 
gerisi mi? tamamen teferruat.

2 yorum:

  1. babet iğrençtir, topuklu zulumdür, spor ise candır şu hayatta. maskülenim galiba :)

    YanıtlaSil