25.12.11

this is the way the world ends.

iyice sindirip, etraflıca kafa yorup öyle yazmak için günlerdir ertelerken şimdi de bambaşka bir engelle sarsıldım. seninle kevin hakkında konuşmak isterken malvina'yla tanıştım.


kevin'ı hatırlarsın, hani şu henüz on beş yaşındayken yedi okul arkadaşını, bir öğretmenini ve bir yemekhane çalışanını, incelikle planladığı bir katliamla öldüren çocuk. annesi eva'nın babası franklin'e yazdığı mektuplardan tanıdım onu. iç huzurunu kaosta bulan kevin. sevgi kelimesinin ne anlam ifade ettiğini, anne-baba-kardeş gibi birinci dereceden kan bağı olan insalara karşı beslenen duyguları, o duyguların neden beslediğini ya da gerçekten beslenmesi mi gerektiğini, sevginin elinin yetişmediği yerdeki boşlukların hatta uçurumların nasıl giderilebileceğini düşünürken...



tam da aile içindeki sevginin haddinden fazla gösterilmesi halinin içine çekildim. kırmızı başlıklı kız ağlıyor. malvina. 13 yaşının son günlerini yaşayan kız çocuğu. büyükbabasının tacizine maruz kalan kız çocuğu. sonunda, konuştuğu zaman sesinin çıkmasından korkmayan malvina, adaletin bekçisi...


kitabın sonunu nasıl getirdim, bir ben biliyorum. üç noktaların devamını nasıl getireceğimi ise bilmiyorum. hakkında konuşulması gereken o kadar çok şey varken aslında en çok susulan konu. ensest.



dünyanın en sonundaki ucu açık halka.


...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder